Alışveriş Merkezlerindeki Lüks Lokantalar
Türkiye’de son dönemlerde açılan Avrupa’nın en büyük alışveriş merkezleri sadece büyüklükleri değil, kaliteleri ile de adından sıkça söz ettiriyor. Dünyanın dört bir yanından gelen turistler için bir cazibe merkezi durumundalar. Bu cazibenin farkına varan birçok işletmeci de açacakları lüks lokantaları artık buralarda hizmete sokuyor. Önceleri bu bana mantıklı gelmiyordu. Yüzlerce kişinin ziyaret ettiği lokantanın menüsünde üstünde durulan şeyler sunulabileceğine inanmıyordum. Açıkçası bugüne kadar ziyaret ettiğim birçok yerde de bu teorimin doğruluğunu ispat ettim. Ancak son zamanlarda denediğim birkaç lokanta artık işlerin eskisi gibi olmadığını gösterdi. Zorlu Center içinde açılan Morini Restaurant da bunlardan bir tanesi.
“Makarnanın Kralı” Çok İddialı bir Sıfat!
Bu lokantayı incelerken en çok dikkatimi çeken nokta 3 bayan tarafından hayata geçirilmiş olmasıydı. Ne yapıp etmişler ve Amerika’da yaptığı makarnalarla damakları fethetmiş nam-ı diğer Makarna Kralını Türkiye’de bir restaurant açma konusunda ikna etmişler. Ah şu bayanlar yok mu! Kafalarına bir şeyi koydukları zaman denemedikleri yöntem yoktur. Bayan elinin dediği her şeyin mükemmeliyete bir adım daha yakın olduğuna inanmışımdır hep. Morini’de yemek yerken de detaylar, hijyen,dekor burasının bayanların elinden çıkma bir yer olduğunu hemen belli ediyor.
Madem ki Kralın mekanına geldik, bir makarna yemeden gitmek olmaz diyorum. Garganelli makarnasını tercih ediyorum. Nedeniyse menüde yazan “Elde burulmuş” sözcüğü. Hamuruna ilgi gösterilen makarna hiçbir zaman kötü olmaz değil mi? İkinci yemeğim ise Lamb Steak yani Kuzu İncik. Bu yemeği tercih edeceklere tavsiyem en az 30 dakika piştiği için öncesinde çok aç iseniz bir iki başlangıçla midenize işkence etmemeniz. Makarna Kalite açısından beklediğim gibi üstün. Al dante yerine benim daha çok tercih ettiğim orta sert, taze bir hamuru sunuyorlar. Makarna içinde çok kaliteli bir peynir kullanılmış. Hafif acıdan hoşlananlar için mutlaka çekilmiş taze karabiberle tüketilmesini öneriyorum. Karabiber hem çok tatlı bir acılık sağlıyor hem de domatesle etin tadını biraz daha yükseltip yemekten alınan zevki arttırıyor. Prosciutto normalde domuz butundan elde edilen, incecik dilimlenen hafif tuzlu bir lezzet. İstanbul’da domuz eti kullanamadıkları için dana eti tercih ediliyor. Michael White için de klasik yemeklerinde yaptığı çeşitli renovasyonlar zor olmuştur diye düşünüyorum. Ancak yine de makarnayı yerken Makarnacılar Kralı gibi son derece iddialı bir sıfatı hak edip etmediğini düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu biraz fazla iddialı bir sıfat. O zaman İtalya’daki makarna ustalarına ne demeli?
Gremolata’yı Mutlaka Keşfetmek Lazım
İkinci yemeğim Taze biberiyede marine edilmiş kuzu incik. Et en mükemmel kuzu inciklere göre bir tık daha sert ancak bu lokantada yine de bu derece başarılı bir incik yemek beni şaşırttı. Yanında sunulan ızgara biberler ve ıspanağın uyumu harika. Ispanağı öldürmeden tabağınıza koymuşlar. Hem midenizle hitap ediyor hem de renkli bir kontrast oluşturarak gözünüze hitap ediyor. Yumuşak etin yanına sağladığı o hafif sertçe dokusu öyle güzel ki yemeyin de yanında yatın! Etin altında sundukları Parotta ise Esasen Hint Mutfağının bir tarifi. Beyazlatılmış buğday pirincinin tereyağ,tuz,yumurta ve su ile karıştırılması ile elde ediliyor. Ben böyle bir etin yanına değişik bir püre daha çok yakışırdı diye düşünüyorum. Mesela kimyonla yapılmış bir püre hem etin tadını daha da derinleştirirdi hem de patatese ayrı bir karakter kazandırırdı. Eti ilk yediğiniz andan itibaren çok değişik bir ekşiliğin etin lezzetini patlattığını göreceksiniz. İnciğe bu ekşiliği veren Gremolata sos. Bu sos limon,greyfurt,portakal ve lime’dan oluşan bir kombinasyonun eseri. Kuzu etine çok yakıştığını düşündüm. Belki Türk aşçılara da başka yemekler için örnek olacak bir tat deneyimi olur. Zaten Morini gibi mekanların bir güzelliği de bizlere uzak diyarların tecrübelerini taşıması…
Morini İstanbul’dan çok memnun ayrılıyorum. Hem ilk defa bir erkek olarak alışveriş merkezinde iyi vakit geçiriyorum hem de Türkiye yeme içme sektörüne kaliteli bir üyenin daha girişine şahitlik ediyorum. Garsonlarının kibarlığına denecek bir şey yok ancak yemekleri sunarken müşterilere anlatırlarsa hem şeflerinin başarısını taçlandırırlar hem de müşterilerle daha samimi bir iletişime geçmiş olurlar. Sonuçta ne yediğini bilmek herkesin hakkı değil mi?
Değerlendirme: 8/10
Adres: Gayrettepe Zorlu Center 34340 , Zincirlikuyu İstanbul
Tel: +90 212 353 6767