Şimdi size önereceğim yer yemekleri ile değil ama ambiyansı ile Londralıları etkileyen bir bar/restoran: ismi Sexy Fish. Uzakdoğu mutfağını sunan restoranda aynı zamanda gözünüzü alamayacağınız bir bar var. İçerisi neredeyse hergün tıklım tıklım. Kapıda paparazziler, içeride ünlüler,servis elemanlarının ellerinde sashimi ve sushiler… Kısacası hareketli bir gece geçireceğinizden emin olabilirsiniz.
Yemeklerinden mühürlenmiş somon (10.75 pound), ton balığı tartar (15 pound), ıstakoz ve karides tempura (28 pound) ve miso solu levrek (30 pound) denedim.
Aralarında en çok beğendiğim kişniş ile sunulan mühürlenmiş somon ve içini kurutmadan hazırladıkları ıstakoz tempura oldu. Mutfağı bana Nobu’nun mutfağını anımsattı. Eğer bu tarz yemekler seviyorsanız buradan memnun kalırsınız. Ben genel olarak mutfaklarını etkileyici bulmadım. Örneğin Levrek… Hem balık kalitesi, hem pişirim hatası sebebiyle asla tavsiye etmeyeceğim spesiyalleri.
Burada etkileyici olan,siz tam yemek yerken eline mikrofonu alan yakışıklı bir adamın şarkı söylemeye başladığı dakikalar. Ona birden siyahi bir kadın eşlik etmeye başlıyor. Kendinizi sanki Amerikan filmlerinde hissediyorsunuz. Herkes yiyor, içiyor, şarkılara eşlik ediyor.
Yemek sonunda sipariş ettiğim 2 sorbeden birisi mandalina ve yaseminli, diğeri ise yeşil elma ve sakeli. Özellikle Mandalina ve Yaseminlinin tadı hâlâ damağımda. Bunu bir yaz günü yemeyi dilerdim…
Duvarların içlerinden akan sular, canlı müzik performansı, kaliteli insanların bir arada olması, kokteyllerinin başarısı burasını iyi bir yer kılsa da yemekleri ortalama. Ben bir daha gelirsem yalnızca 1-2 kadeh içki içip, canlı müziği dinlemeye giderim. Engelliler için olanak var.
Değerlendirme: 6/10