İstanbul gibi denizin içinde yükselen bir şehirde, balık yemek başlı başına bir sorun. Fiyat/kalite dengesi çoğu yerde kötü. Kuru balıklar, kokan garsonlar, birbiriyle aynı tatta, toptan alınan mezeler, uçuk alkol fiyatları ve hepsinden önemlisi hiçbir ustalık sergilenmemesi. Dün Balıkçı Kahraman’a gittim. Burası benim sevdiğim balıkçılardan. Kahraman Bey’in İstanbul standartlarında çok iyi bir pişirici olduğunu düşünüyorum. Yağlı kalkanları kurutmadan önünüze getiriyor. Hepsini özenle seçiyor.
Karidesleri jumbo servis ediyor. Dondurulmuş ürün kullanmıyor. Lakerdaları benim sevdiğim gibi bıçağı vurduğunuzda hemen kendini koyvermiyor, hafifçe direniyor. Ben sünger gibi lakerda sevenlerden değilim.
Başlangıç kısmını mezelerle değil de mezgit ve ızgara hamsi yiyerek geçiyorum. Salatalarını da zeytinyağı ve sirkede bonkör davrandıkları, taze sebzelerle hazırladıkları, kırmızı soğanı bolca kullandıkları için seviyorum. Dün sürpriz bir spesiyalini daha denedim. Turşu kavurma. Tuzu biraz daha az olsa birçok Karadeniz Lokantasına taş çıkarır. Bu ortamı, lezzetleri, soba üstünde pişen ekmekleri seviyorum.
Yine de, buraya her geldiğimde hep aynı şeyi düşünüyorum. Koca İstanbul’da iyi balık yemek için bu fiyatı vermek Allah’tan reva mı? Kahraman’da kişi başı 250-300 liraya kalkılıyor. Bu fiyat kalkanı dünyada en iyi yapan Elkano’da bile yok. San Sebastian’da, Türkiye’de kalkanın ve kalitesiz şarapların insanlara bu fiyata satıldığını duysalar Türklere özel tarif yaparlar.
Kalitesine laf yok ama fiyat/kalite dengesi insanı düşündürüyor. İtiraf edeyim ben yurt dışında yemek yediğim yerleri de düşündüğümde, buraya senede 2 kereden fazla gelemem. Evet kalkan güzel ama ücret düşündürücü. Hatta korkutucu! Yine de yiğide hakkını verelim, kalkan yemek için en doğru adreslerden biri.
Ne yazık ki engelliler için olanak yok.
Değerlendirme: 8/10