Dumanların yükseldiği mekanı ilk gördüğümde “takipçlerime burayı nasıl önerebilirm ki?” diye düşündüm. Saçları kırçıllı, alnı terli usta masalardaki etlerin bittiğini gördükçe, ocağa yenisini atıyordu. Kanarya sevdalısı bu adam yani Ali Usta, yetiştirdiği kuşlar sayesinde Cik Cik lakabı almış.
İçeri etleri görmeye gittiğimde “şu ete bak şu ete, sen et yemeye geldin ama ben sana baklava yedireceğim” dedi. Baklava gibi et bu adamın elinden çıkan lezzetler için hoş bir benzetme oldu. Önce mantarları közledi, salataları hazırlattı, sonra insanın ağzında saatler süren bir tat bırakan o enfes kebaplarını, külbastılarını, ciğerlerini gönderdi. O gönderdikçe 5 kişilik ekibimiz tabakları sildi süpürdü. Buranın ciğeri cidden çok başarılı. Kebapları da Adana’da aklımda kalacaklardan. Külbastılarını Kling usta’dan farklı olarak biraz daha kalın yapıyorlar. Böylece ortası da kurumamış oluyor. Külbastısı yumuşacık. Suyu ağızda dağlıyor.
Ciğerlere kimyonu serpiyorum. Kuyruk yağıyla birlikte müthiş bir tat elde ediyorum. Ali Usta da pişirme yeteneği ender olan ustalardan. Her çeşidin ne kadar pişmesi gerektiğini iyi biliyor. Bir makine gibi, bir orkestra şefi gibi ocağını tek başına yönetiyor. Cik Cik Ali, insanlara ambiyans anlamında rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir yer değil. Kaldırımda, kağıt masa örtüleri üstünde yemek yiyorsunuz. Mekan derme çatma. İnsanlar buna alışmış. Hiç yadırgamıyorlar. Cik Cik Ali ve Kling Usta, salaş mekanlar. En kalabalık olanlar da onlar. Demek ki Adanalılar için lezzet ön planda. Ambiyans sonradan geliyor. Salaş mekanlar, Adana’da yediğim en güzel kebapları yapan yerler oldu. 5 kişi yemeğe 107 TL verdik. Fiyat/kalite performansı mükemmel. Ali Usta’nın tezgahını biraz daha derli toplu tutmasında yarar var. Sanırım mekana da biraz yatırım yapmalı. Bu lezzetlere yakışır bir ortamda yemek yenmeli. Ama ne yalan söyleyeyim, o ciğerler hâlâ aklımda! Kaldırımda değil, çatıda olsa yine gider yerim!
Değerlendirme: 8/10