Bazen Hiç Ummadığınız Bir Yerde Ummadığınız Yemekler Yersiniz…
Bu salaş bir mekanda yediğiniz çok iyi bir yemek olabileceği gibi, büyük umutlarla gittiğiniz bir yerde çok kötü yemek tecrübesi de olabilir. Prag’ta çok büyük ümitlerle gelmediğim orta kalite bir lokanta izlenimi veren Divinis’e geldiğimde aklımda buradan çıkarken beni bu denli etkileyeceğine dair en ufak bir düşünce yoktu. Oysa tattıklarımdan sonra Prag’ın bana en güzel sürprizini yaptığını düşündüm. Divinis Restaurant bana en güzel sürpriz oldu.
Enfes Bir İtalyan Lokantası
Divinis son derece samimi bir ortam olarak dekore edilmiş, servis elemanlarının profesyonel olduğu bir mekan. Çok iyi derecede İngilizce biliyorlar. Bunun Prag’ta büyük bir artı olduğunu sanırım gidenleriniz iyi biliyordur. Malzemelerinin haftanın 5 günü İtalya’dan geldiği bu restaurantta İtalyan yemeğinin tüm sırları bir bir açığa çıkıyor. Soğuk bir ülkede sıcacık yemekler yiyorsunuz. Buranın ilk şefi aynı zamanda da sahibi olan ünlü Çek şef Zdeněk Pohlreich yarattığı mekanda dürüstlüğe önem vermiş. Reklamlarla ünlenen bir yer değil. Yaptıklarıyla ses getiriyor. Michelin müfettişlerinin yıldızını kazanamasa da öneri listesine giren bir yer. Bence fazlasıyla da yıldızı hak ediyor. Gerçi yıldız alsa belki de bu yemeklere bu kadar uygun fiyata ulaşılamaz. O sebeple böyle sade,kendi halinde ve enfes olarak kalmasını diliyorum.
Başlangıçtan Tatlıya Kadar Her Şey İtalya’dan
Divinis masanıza koyduğum ekmeğin unundan tutun da, peynirleri,şarapları,durum buğdayı,hatta balzamik sirkesine kadar her şeyi İtalya’dan ithal ediyor. Başlangıç olarak eşimle burrata peyniri ve dana yanağı eşliğinde soğan çorbası sipariş ettik. Onları beklerken de rengi yeşile kaça, orta asitli bir zeytinyağı ve yanında Modena balzamiği ile ekmek kaçamağı yaptık. Burrata peynirleri bol sütlü, yumuşak, bir mozarellanın karakterini taşıyor ama kendi kimliğini de oluşturmuş,krem peynir karakterini tamamiyle mozarellaya teslm etmemiş. Bu tarz bir peynirin o kada yol gelip soğuk bir ülkede tabağa konması başarı. Yanında yine taze fesleğen ve domates ile sunuluyor. İnsan böyle bir tabakla, yanında da biraz ekmekle tüm gününü geçirebilir. Öğreniyorum ki burrata İtalya2nın en iyi burrata üreticisi şehirlerinden habul edilen Puglia’dan ithal. Servis elemanı malzemeler konusunda şefin takıntısını anlatmaya başlıyor. Kendi yemeden kimsenin önüne bir şey sunmaz, beğenmezse atar diyor. İlginç bir karaktermiş doğrusu, tanışmak fırsatım olmadı. Bu peyniri her zaman getirtmiyorlarmış. O yüzden bunu burada yiyecek kadar şanslıyız. İyi bir örnek için İtalya’ya gitmemize gerek kalması şimdilik. Gastronomi’nin bu özelliğine bayılıyorum. Bazen uzakları yakın ediyor…
Çek şef Zdeněk Pohlreich patron olduktan sonra işi genç meslektaşı Şef Kratochvil’e devretmiş. Genç Çek şef birçok İtalyan lokantasında çalıştıktan sonra Divinis’e başlamış. Kısacası İtalyan yemekleri konusunda tecrübe sahibi. Elinden çıkan ilk ürün olan soğan çorbasını çok başarılı buldum. Krema kısmı fazla abartılmadan hazırlanmış, soğanın en ufak bir parçasını bile bulamadan, sizi boğmayacak bir soğan tadı veren enfes bir çorba. Soğanın yanına en çok yakışacak şeyin et olduğunu düşünerek saatlerce pişmiş lokum kıvamında bir dana yanak çorbaya eşlik ediyor. Soğuk Prag günleri için içinizi ısıtacak harika bir sıcak başlangıç.
Linguini’yi Unutmayacağım!
Yazımın başında dediğim gibi bazen beklemediğiniz yerler size beklemediğiniz tecrübeler yaratır. Divinis bana öyle bir menü sundu ki Prag seyahatini de geçtim, İstanbul’da bile yediğim lezzetler aklımdan çıkmadı. Linguine sphagetti’den kalın ancak fettucine’den ince haliyle bence makarnaların en iyi hali. İtalya’dan gelen durum buğdayından yapılan makarna, yine şef Kratochvil tarafından elde kesiliyor. Hafif bir domates ve kabak sos eşliğinde servis ediliyor. Bol krema kullanmaktansa, o etkiyi verebilmesi adına koyun sütünden üretilmiş bir pecorino ile pişirilmiş. Suratını buruşturanlar için baştan belirteyim hiç koku yok! Eriyen peynir,makarnaya kremamsı bir karakter kazandırırken aynı zamanda kremanın o klasik, basit tadından ziyade tuzlu,lezzetli bir tat veriyor. Linguine deniz mahsullerine diğer makarna çeşitlerinden iyi eşlik ettiği için yanındaki karides eşliğini uygun buluyorum. Cenova’nın yemeklerindeki gibi midyeli değil, karidesli örneğini tercih etmişler. Karidesler de İtalya’dan geliyor. Ancak burada bir küçük detay var: Şef pişirmeyi biliyor! Karideslerin içi sulu, fazla haşlanıp öldürülmemiş, mis gibi deniz kokan bir lezzet fırtınası. Sıradan karidesler değil, bizde ekstraya girecek jumbo karideslerle yapıyorlar üstelik bu enfes tabak sadece 24 TL’ye satılıyor. Siz yiyince ne düşünürsünüz bilmem ama ben bu linguine’yi unutmayacağım!
Etler Meşhur Floransa’dan
Divinis yarattığı İtalyan yemeklerinin ahengini bozmamak adına etleri bile İtalya’dan getirtiyor. Tercihleri İtalya’nın kaliteli et denince akla gelen şehri olan Floransa. Şef gerçekten pişirmeyi iyi bilen bir adam. Ismarladığımız kontrfile eti beklemediğimiz derecede yumuşak, çok iyi marine edilmiş, tereyağ ile lezzetlendirilmeden, kendi lezzeti ön plana çıkarılmış bir et spesiyaliydi. Yanında kapari sos ile süslenmiş ot salatası vardı. Bu iyi bir yemekti ancak şefin başyapıtı en sona saklanmıştı. Fortifiye şarapların İtalya’daki ünlü örneklerinden olan Marsala şarabından yapılan sosla hazırlanan ve 24 saat boyunca pişirildikten sonra damakta destan yazan bir dana yanak!
Sosunda şekerin ve baharat bukelerin hakimiyeti var. Şarap tüm karakteristik özelliklerini ete de geçirmiş. Üstüne oturtulduğu ıspanak diri bırakılmış. Yanında da şekerli sosa yakışan çam fıstıkları var. Et hafifçe yağları ile birlikte pişirilmiş. Bu az bulunan yağ kütleleri etin sulu ve yağlı pişmesini sağlamış. Dışı nar gibi pişmişken içi ağızda dağılan bir yapıda ve koyu pembe renkte.
Panna Cotta Çok Yaratıcı
Bu kadar özel yemeğim üstüne sufle,çikolatalı kek gibi ağır bir tatlıdansa daha fresh bir şeyler yemeyi uygun gördük. Servis elemanının tavsiyesi ile mangolu panna cotta sipariş ediyoruz. Şekerin abartılmadığı, kıvamın İtalya’daki örnekleriyle boy ölçüşebilecek kadar iyi olduğunu düşündüğüm bir tatlı ile karşılaşıyorum. Mango sos hem asidite hem de doğal yoldan bir mayhoşluk da sağlıyor. Ayrıca şeker oranı yüksek olmadığından panna cotta’nın önüne geçmiyor. Sulu panna cotta yapan İstanbul’daki örneklerine nispet yapıyor Divinis. Hindistan cevizi sütünün katkılarını da yok saymamak lazım. Mango,hindistan cevizi derken bir nevi tropikal br cennete hissediyorsunuz kendinizi.
Verdiğimiz fiyatı da düşürüsek ( 2 kişi tüm bu yemeklere toplam 140 TL verdik 1 kadeh şarap da dahil) Prag’ta Fiyat Kalite dengesi çok iyi olan yerlerden birisi. Memnun kalmadığımız en ufak bir detay bile olmadı. Unutmadan, kendi yemekleriyle çok iyi uyum sağlayabilecek aşırı pahalı olmayan İtalyan şarap kavları da bence gayet yeterli. Prag’ta yemekler ucuz diyoruz belki ama kalite standartın altına hiç inmiyor. Divinis benim çok mutlu ayrıldığım bir mekan oluyor.
Değerlendirme: 10/10
Adres: Týnská 1053/21, 110 00 Prag, Çek Cumhuriyeti