Fahri Gediz
  • Anasayfa
  • Fahri Gediz
  • Ülkeler
    • Güney Avrupa
      • İspanya
        • Barselona
        • Madrid
        • San Sebastian
      • İtalya
        • Alba
        • Bergamo
        • Bolonya
        • Bordighera
        • Bra
        • Cavi
        • Cenova
        • Girona
        • Modena
        • Padova
        • Parma
        • Roma
        • Runate
        • San Remo
        • Sicilya
        • Siena
        • Torino
        • Valpolicella
        • Venedik
        • Verona
        • Milano
      • Portekiz
    • Batı Avrupa
      • Almanya
        • Baiersbronn
        • Berlin
        • Münih
        • Tegernsee
      • Avusturya
        • Viyana
      • Belçika
        • Antwerp
        • Brüksel
        • Gent
      • Fransa
        • Bordeaux
        • Lyon
        • Monte Carlo
        • Paris
        • Rhône Bölgesi
        • Roanne
        • Saint-Bonnet-Le-Froid
        • Valence
        • Nice
      • Hollanda
        • Amsterdam
      • İsviçre
        • Zürih
    • Orta Avrupa
      • Çek Çumhuriyeti
        • Prag
      • Macaristan
        • Budapeşte
    • Kuzey Avrupa
      • İngiltere
        • Londra
      • Norveç
        • Oslo
    • Rusya
      • Moskova
    • Kuzey Amerika
      • Amerika
        • Atlanta
        • Chicago
        • Las Vegas
        • Los Angeles
        • New York
        • San Francisco
        • Miami
      • Kanada
        • Toronto
      • Meksika
        • Meksiko City
    • Türkiye
      • Adana
      • Muğla
      • İstanbul
      • İzmir
      • Kapadokya
      • Mersin
      • Tekirdağ
  • Değerlendirme Skalası
  • SUÇLUYORUM!
  • Blog
  • İletişim

Fahri Gediz

Yemek Eleştirmeni

  • Anasayfa
  • Fahri Gediz
  • Ülkeler
    • Güney Avrupa
      • İspanya
        • Barselona
        • Madrid
        • San Sebastian
      • İtalya
        • Alba
        • Bergamo
        • Bolonya
        • Bordighera
        • Bra
        • Cavi
        • Cenova
        • Girona
        • Modena
        • Padova
        • Parma
        • Roma
        • Runate
        • San Remo
        • Sicilya
        • Siena
        • Torino
        • Valpolicella
        • Venedik
        • Verona
        • Milano
      • Portekiz
    • Batı Avrupa
      • Almanya
        • Baiersbronn
        • Berlin
        • Münih
        • Tegernsee
      • Avusturya
        • Viyana
      • Belçika
        • Antwerp
        • Brüksel
        • Gent
      • Fransa
        • Bordeaux
        • Lyon
        • Monte Carlo
        • Paris
        • Rhône Bölgesi
        • Roanne
        • Saint-Bonnet-Le-Froid
        • Valence
        • Nice
      • Hollanda
        • Amsterdam
      • İsviçre
        • Zürih
    • Orta Avrupa
      • Çek Çumhuriyeti
        • Prag
      • Macaristan
        • Budapeşte
    • Kuzey Avrupa
      • İngiltere
        • Londra
      • Norveç
        • Oslo
    • Rusya
      • Moskova
    • Kuzey Amerika
      • Amerika
        • Atlanta
        • Chicago
        • Las Vegas
        • Los Angeles
        • New York
        • San Francisco
        • Miami
      • Kanada
        • Toronto
      • Meksika
        • Meksiko City
    • Türkiye
      • Adana
      • Muğla
      • İstanbul
      • İzmir
      • Kapadokya
      • Mersin
      • Tekirdağ
  • Değerlendirme Skalası
  • SUÇLUYORUM!
  • Blog
  • İletişim
AmerikaNew York

Eleven Madison Park

written by Fahri Gediz Mayıs 25, 2015

Eleven Madison Park restorandaki yemeğimi özetlemem gerekse “3 saat süren bir gastronomi şovu” diye tanımlardım. Baştan sona bir yemek deneyiminin en mükemmel halini müşterisine sunan bu 3 Michelin yıldızlı mekanda hayatımın en etkileyici müşteri deneyemini yaşadım. Kapıdan çıkarken, çok sevdiği rüyadan uyandırılmış bir çocuk gibi mutsuzdum. Keşke o dakikaları,saniyeleri zihnime kazıyabilseydim.

DSC03520

New York’ta birçok michelin yıldızlı restoran’da yedim. Ancak içlerinden birisini seçme şansım olsa mutlaka Eleven Madison Park’ı en üst sıraya koyarım. 3 saat süren bu tadım menüsü, bu yaşıma kadar tecrübe ettiğim en başarılı gastronomi şovuydu. toplam 15 tabaktan oluşan tadım menüsü 225$’lık fiyatı ile insanın gözünü başta biraz korkutuyor. Ancak emin olun bu fiyatın hakkını öyle bir veriyor ki, çıkışta “Her kuruşu helal olsun!” diyorsunuz. Sunum estetiği,malzeme kalitesi,yaratıcılık,lezzet,sıralama öyle mükemmel yapılmış ki, hepsi birbirini tamamlayan bu harika öğeler, unutmayacağınız bir deneyim yaşatıyor size.

İlk olarak sunulan çorba, kuzugöbeği mantarının yoğun krema haline getirilip, içine alabalık yumurtası ve hodan çiçeği konması ile sunulan bir tür amuse bouche. Sert bir mantar tadının ardından, balık yumurtalarının o tuzlu dokunuşları ile karşılaşıyorsunuz. Mantarı çok sevdiğim için ben sevdim.

DSC03462

Sonrasında gelen Taze Bezelye yemeği, manda yoğurdu ve taze sarımsak ile sunuluyor. Bezelyeden tatlı, yoğurttan ise hafif ekşi dokunuşlar geliyor. Bu muhteşem bir kontrast oluşturmakla beraber, zıtların damakta mükemmelliğini yansıtan enfes bir başlangıç oluyor.

DSC03464

Sonrasında gelen turp ve balık yemeği, deniz ve toprağın birlikteliğinin güzel biri uyumu. Son derece sade bir tabakta ama mükemmel malzeme kalitesi ile sunuldu. Turpu yerken, damağınızda bıraktığı tadı hissedince, bizlere yedirilen turpların tamamen hormonlu şeyler olduğunu anlayacaksınız. Ben ilk defa böyle derinlemesine bir turp tadı hissettim damağımda.

DSC03467

Hayatta bazen kendinizi özel hissedersiniz, size hiç olmaz mı? Hani birden bire pahalı bir elbise,bir saat,bir araba alırsınız ya da kendinize bir seyahat hediye edersiniz, ya da bir kadeh güzel içki. O gün dünya size bir küçük keyif vakti verir. Belki de kendinizi en çok o anlarda seversiniz. Servis elemanı bir sonraki yemeği önüme koyduğunda ben işte tam da bunu hissettim. Küçük bir mavi kutu, yanında beyaz bir Chardonnay. Kuşkonmaz ve soğan ile hazırlanmış jöle, içinde siyah trüf var. Üstüne bir lokma hollandaise sos koyup buna bir egg benedict havası vermişler. Yanında sıcacık bir english muffin getiriyorlar. Bu yemeği yerken hayatın bazen ne güzellikler barındırdığının farkına varıyorsunuz. İnsan denen varlığın, zaman zaman kendini şımartması gerektiğini, belki yarım saatliğine bile olsa…

DSC03471

Sonrasında gelen Foie Gras, içi yağlı kalacak şekilde mühürlenmiş bir baş yapıt. Üstüne bir dilim kuzu kulağı ve horozibiği çiçeğinin kuutulmuş yapraklarını koymuşlar. Yanında fasulye sosu var. Muhteşem bir birliktelikti. Yemeğin yıldızlarından biri dersem sanırım abartmış olmam.

DSC03473

Belkide yemeğin en lezzetlisi değil ama en enteresan deneyim yaşatan yemeği için tabaklarımız değiştirildi. Bir genç şef, elinde birkaç havuç ve bir rende makinesine ile geldi. New York’ta en sevilen yemeklerden biri olan steak tartare’ı farklı bir konseptle bize sunmak istediğini belirtti. Özel seçim, tatlı,yumuşakça olan havuçları rendeledi. Daha sonra masamıza sunumu muhteşem  olan bir tahta tabak getirdiler. Bunda 9 adet küçük boşluk ve 1 büyük boşluk vardı. Küçük boşluklarda çeşitli malzemeler bulunuyordu. Genç şef bize “Şimdi şef sizsiniz! Havucunuzu hangisi ile yakıştırırsanız o şekilde iyin!” dedi. ( Önerilen hepsinin katılması). Bıldırcın yumurtası,tuz,ay çekirdeği,peynir,hardal gibi malzemelerle kendinize bir karışım hazırlıyorsunuz. Ben ay çekirdği hariç hepsinin karıştırılmasını öneririm. Ay çekirdeği havuç dahil diğer tüm lezzetlere baskın geliyor ve sanki sırf çekirdek yemişsiniz gibi bir tat almanıza neden oluyor. Halbuki küçük detayları yakalamak, malzeme girdilerinin ana yemeği nasıl etkilediğini görebilmek açısından bence hoş bir deneyim oluyor insana.

DSC03476

DSC03479

Amerika’nın Maine bölgesi kaliteli ıstakozları ile meşhur. Eleven Madison Park’ta yediğim ıstakoz da tatlımsı, son derece başarılı pişirilmiş bir yemekti. Istakozun yanında asiite sağlaması açısından muhteşem bir limonlu pate hazırlamışlar. Zencefil ile birlikte deniz mahsullü bu öğüne harika dokunuşlar katıyor.

DSC03483

Damak temizleyici olarak gönderilen ıspanaklı, patates püreli ve keçi peynirli bir diğer tabak da benim hoşuma giden lezzetler içeriyordu.

DSC03486

Fotoğrafını gördüğünüz 12 gün boyunca marine edilmiş ördek. Böyle bir süreden sonra fırınlandıktan sonra, dışta çıtır bir hal alırken, içi pembe ve yumuşacık kalmış. Marinasyonunda lavanta ve bal da kullanılan bu ördek eti, yanında kendi yağı ile hazırlanan baharatlı bir tatlı bir sosla sunuluyor. Amerika’da michelin yıldızlı restoranlarda şu aralar bir rhubarb (Türkçesi: ravent) modası var. Ravent Kuzukulağıgillerden bir sebze.Yemekte onun da etkileri görülmekte. Koca ördekten kalan sadece küçücük iki parça, geri kalan ise 12 günlük marinasyon ve pişirmeden sonra artık yenmeyecek duruma geliyor. Bu iki parçanın lezzet kalitesini sanırım şimdi daha iyi anlıyorsunuzdur. uzun yıllar aklımdan çıkmayacak bir ördek eti deneymini yaşattıkları için tüm ekibe teşekkür ediyorum. Hafif limon ile zenginleştirilmiş ördeğin kendi yağından yapılmış sos ise yemeğe apayrı bir tat kattı.

DSC03489

DSC03492

Ana tatlılara geçmeden önce, Şef sizi tatlıya hazırlamak adına çiftlik peynirinden oluşan bir tabak gönderiyor. bu bir nevi krema formundaki peynir ile granolayı ve raventi birlikte yiyorsunuz.

DSC03501

Daha sonra tatlı niyetine gelen kesilmiş süt ile 6 çeşit malzeme getiriyorlar ve siz, kendi tarzınıza en uygun olan malzeme ile bu krema kıvamındaki kesilmiş sütü yiyorsunuz. Ben bu kesilmiş süt ile tatlıdan daha çok tuzlu eşlikçileri yakıştırıyorum. Özellikle kuzukulağından yaptıkları sos bence en çok yakışanı oluyor.

DSC03498

Tatlı olarak vanilya ile süslenmiş çilek ve deniz tuzu ile sarılı çikolata geldi. Yemeklerin üstüne ağır tatlılar olmaması hoş oluyor. Emin olun yeriniz de kalmıyor.

DSC03516

Yemeğe ilgili biriyseniz,sizi mutfağa da davet edip orada sunumlar yapıyorlar. Bir genç şef size basit bir kokteyl hazırlıyor ama 19.YY’dan kalma bir buzkıracağı ile. Ben girdiğimde “mutfak” kavramının aslında nasıl zor bir organizasyon olduğunu iyice anladım. İçeride 20-30’a yakın genç şef harıl harıl çalışıyordu. Tıpkı bir fabrika gibi… İnsan düzene, tertibe hayran oluyor. Gördüm ki 3 michelin yıldızını hak etmek kolay olmuyor. Üstelik dünyanın en iyi 50 restoranı içindeler ki, bence bu onuru fazlasıyla hak ediyorlar. Chef owner Daniel Humm ve Chef de cuisine Chris Flint sizi baştan sona bir gastronomi şovuna davet ediyor. Yemeğe sevdalı herkesin hayatında bir kere yaşaması gereken bir deneyim olduğunu düşünüyorum. Yaratıcı,lezzetli,sürprizlerle dolu ve saygı duyulacak bir menü!

DSC03514

DSC03503

DSC03505

Değerlendirme:10/10 

Adres: Eleven Madison Park
11 Madison Avenue, New York, NY 10010 ·

Tel: 212.889.0905

Eleven Madison Park was last modified: Haziran 21st, 2017 by Fahri Gediz
chris flintdaniel hummeleven madison parkfinedining new yorkmichelin starred restaurants in new yorknew yorkta michelin yıldızlı restoranlarnew yorkta ne yenirnew yorkta yeme&içmenew yorkun en iyi restoranlarıthree michelin stars in new york
Yorum Yok
0
Facebook Twitter Google + Pinterest
Fahri Gediz

Önceki Yazı
Gordon Ramsay Burgr
Sonraki Yazı
La Boulange

Bunları Da Beğenebilirsiniz

El Brazo Fuerte Bakery

Haziran 21, 2016

Yasuda Sushi

Haziran 10, 2016

Bottega Louie

Haziran 9, 2016

Zuni

Ağustos 10, 2015

The Honor Bar

Ağustos 10, 2015

Intelligentsia

Haziran 11, 2016

Bi-Rite Ice Cream

Haziran 10, 2016

Boka Restaurant

Ağustos 18, 2016

Morton’s Steakhouse

Haziran 10, 2016

La Mar de Gastón Acurio

Mayıs 19, 2016

Yorum Gönder Cancel Reply

Fahri Gediz

Fahri Gediz

"Konuşmayı bile bilmeden önce yemek yemeyi biliyordum, renkleri göremeden önce susamayı..."

Instagram Hesabım

No images found!
Try some other hashtag or username
  • Instagram
Footer Logo

@2017 - Dijital Ajans


Yukarı Çık