Tarabya’nın Demirbaşı Kıyı Restaurant
Tarabya semti kendi içinde muhteşem bir dinginlik barındırır. İstanbul’un hiçbir sahil semtinde bu huzuru yakalayamıyorum. Sadelik dersen sadelik, lüks dersen lüks, köy hayatı dersen köy hayatı kısacası ruh halinize iyi gelebilecek tüm ortamları aynı anda içinde barındırıyor. Yalısından çıkıp salaş bir yerde kahvaltı yapan İstanbulluları görmek de mümkün, sade evinden çıkıp zengin bir İstanbullu ile günaydınlaşanlar da. Bu güzel semtin yıllardır değişmeyen demirbaş lokantalarından birisi Kıyı Balık Lokantası. İstanbul’un en iyi balıkçısı listesine kimi sokarsın deseler mutlaka Kıyı Restaurant ilk 5 içinde olur. Bulunduğu semt kadar güzel ve asil bir mekan.
Şapka Çıkarılan Bir Fasulye Pilaki
Kıyı Restaurant İstanbul’un her köşesinden müdavimleri olan bir balıkçı. Yalnızca Sarıyer bölgesinden değil, Anadolu Yakası’ndan bile müşterileri Kıyı’da balık yemek için geliyor. Bu mekanın en büyük başarılarından birisi de çok kaliteli bir garson ekibi olması. Garsonları işlerini severek yapan, ne sunduklarını iyi bilen, elleri yüzleri pırıl pırıl kişiler. Bu nokta önemli çünkü İstanbul’da birçok balıkçıda garsonlar getirdikleri balığın ne olduğunu sorsanız bilemiyorlar. İşleri ile o kadar ilgisizler. Kıyı Balık ise başka. Benimle özel ilgilenen garson kim olduğumu dahi bilmeden her yemek hakkında tek tek bilgi verdi. Kendimi Michelin yıldızlı bir restoranda yemek yer gibi hissettim. Mezelerden patlıcan salatası, ahtapot söğüş, fasulye pilaki ve lakerda sipariş ettim. Aslında fasulye pilaki sipariş listemde yoktu ancak garsonum bunu mutlaka denemem gerektiğini belirtti. İşte bu yönlendirme de beni etkiledi çünkü son zamanlarda yediğim en enteresan mezelerden birini yedim. İnce kabuklu, büyükçe fasulyelerin harika bir domates sosu ile sunulduğu pilaki gerçekten enfes! Fasulyeleri Adapazarı’ndan bir üreticiden alıyorlar. Mide yakmayan bir yağ ile sunuyorlar. Hafif şeker notları aldığım bir meze. Tam bir rakı mezesi. Lezzetli,taze ve sade…
Patlıcan salatalarını da közlenmiş patlıcanın o mis gibi kokusunu alabildiğim için başarılı buldum. İçine yoğurt ya da mayonez gibi damağı aldatan malzemeler koymamışlar. Hafif bir sarımsak ile temiz bir damak zevki yaşatıyor.
Boğaz’ın Efsane Torik Lakerdası
Allah lakerdayı bulandan razı olsun. Lakerdayı güzel yapandan daha çok razı olsun! Bu güzelim lezzeti palamut balığıyla yapa yapa insanı lakerda’dan soğuttular. Halbuki Kasım,Aralık,Ocak döneminde Boğaz toriğinden yapılanı makbul. Çatılı batırdığınızda kendini hemen salmayacak, hafif bir sertlikle metale karşı gelecek ama damakta yumuşacık akıp gidecek. Yanında bir de kırmızı soğan, soğukça bir rakı, karşınızda boğaz… Tüm dertler o lezzetle akıp gidecek. Sanırım 1 aya kadar daha da iyilerini yemek mümkün olacaktır. Kıyı Balık’ta hakiki bir torik lakerdası yeme şansınız var. Bir başka meze olan taramaları ekmek üstü iyi gidiyor ancak ben kremamsı tadını fazla aldım. Yani tahmin ediyorum ekmeği biraz daha olsa daha iyi olabilirdi. İşte o sebeple ekmek üstü öneriyorum. Dengeyi daha iyi sağlıyor. Burada yediğim lezzetler arasında sadece bundan dolayı biraz puan kırdım. Daha iyilerini yediğim yerler oldu.
Bir Balıkçıda Ciğer Sefası
Kıyı Balık mezeleri ile beni büyüledikten sonra garsonum “şimdi size benim ikramım bir şey getireceğim dedi” Boğazda bir lokanta? İkram? bu ikisi pek uyuşmayan şeyler. Diyorum ya bazen insanoğlu karşılıklı iletişim kurduğu hatta iyi iletişim kurduğu yerlere daha çok gelmek istiyor. Buraya ilk gelişimde, benim kim olduğumu bile bilmeyen garson benimle böyle ilgileniyor işte. Ben açıkçası klasik bir tere yağında karides ya da ızgara kalamar bekliyorum. Gelen şey ise iyice şaşırmama neden oluyor. Bu bir Ciğer! Balıkçıda ciğerin ne işi var? İnce ince kesilmiş ve çok iyi temizlenmiş kuzu ciğerini çok az bir tere yağında bir iki takla attıracak şekilde kızartıp dereotu ile servis ediyorlar size. Ciğer sulu kalıyor. Kıyı Restaurant şefleri içeride iyi işler çıkarıyor.
Lüfer’in Mevsimi Geldi
Aralık ayı yaklaştıkça Boğaz’ın en nadide balıkları da büyüyüp,yağlanmaya başlıyor. Lüfer de en güzel dönemi olmasa da iyi bir döneminde. Kıyı Balık gibi taze balıklar sunan bir yerde de bu fırsatı kaçırmak istemiyorum. Balık enfes. İçi sulu, kurutmamışlar. İstanbul Boğazının bu güzel nimeti daha yüzyıllarca halkımıza sunmasını umuyorum. Tabi bunun için hepimizin kaçak avcılığa savaş açması lazım. Lütfen siz de yavru balık satın almayın. Onlara büyüme ve üreme fırsatı tanıyın.
Tatlı Tabağımın Tek Kusuru
Tatlı tabağımdaki ayva ve kabak tatlıları son derece başarılıydı. Özellikle kabak yumuşacık pişirilmemiş. Kaliteli bir cevizle sunuluyor. Ayva ise kendi çekirdekleri ile renklendirilmiş. Katkısız, tıpkı ev yapımı bir lezzet gibi. İçi de ekşi elma ile doldurulmuş. Kısaca en iyi ayva tatlısı nasıl yapılması gerekiyorsa öyle yapılmış. Şekerpareleri benim sevdiğim gibi değil. Hamuru orta sert, içinde portakal kabuğu kullanılmış. Oysa ben genelde şekerparede portakal rendesi ile pek karşılaşmadım. Ayrıca benim bildiğim şekerpare yumuşak ve şekerli olur. Tıpkı ilk öpücük gibi… Dondurmaları öyle iyiydi ki bir an ustaların bunu da kendilerinin yaptığını sandım. Dondurmayı dışarıdan alıyorlarmış ama aldıkları yerde bir butik dondurmacı. Katkısız dondurma yapımıyla meşhur bir yer. Özellikle sakızlı dondurması başarılı olduklarının en iyi göstergesi. Seçim doğru, lezzet doğru. Tatlı tabağımın tek kusuru hepsini yedikten sonra insanda bıraktığı pişmanlık. Bir yandan “keşke bitmeseydi derken bir yandan da “bunları nasıl eriteceğim?” diye bir pişmanlık yaşayabilirsiniz.
Kıyı Balık Bir balıkçıda olması gereken her şeyin en iyisini size veriyor. Lezzet,temizlik,ilgi,manzara,huzur… Senelerdir Tarabya’da olması da buna en güzel kanıt değil mi?
Değerlendirme: 9.5/10
Adres: Kefeliköy Caddesi no: 126 Tarabya/İstanbul
tel: +90212 262 00 02