Kapadokya’da en beğendiğin yer neresi? diye soran dostlarım çok oldu. Burada turizmin yarattığı lezzet erozyonu ne yazık ki bir çok mekanı etkilemiş. Yerel yemeklerden bahsetmek artık pek mümkün değil. Asmalı Konak’taki Seyman Ağa’nın yatağı bile ilgi çekiyor ama canım Türk mutfağı,Nevşhir lezzetleri kimsenin umrunda değil. Neyse ki tatilimin son günü uğradığım tercihim en iyi tercihim oldu. Kapadokya’da benim değerlendirmelerime göre en iyi yemeği Ürgüp’teki Muti Restaurant’ta yedim.
Mekanın yaratıcısı Muhittin Ülkü ile yemek esnasında sohbet ederek tanıştık. Masalardan servisi kendisi alacak kadar alçak gönüllü bir işletme sahibi. Kendisiyle uzun uzun sohbet ederken aynı liseden yani Saint Benoit’dan mezun olduğumuzu öğreniyorum. Lise sonrası Belçika’da üniversiteyi okumuş. Dönüşte ise hizmet sektöründe birçok mekanla İstanbul’da yatırımlar yapmış. Muti Restaurant 3 sene önce Ürgüp’e kazandırılmış bir mekan. Soğuk hava nedeniyle benim oturma zevkini yaşayamadığım harika bir bahçeleri bulunuyor. Özellikle Mayıs,haziran aylarında ılık yaz akşamlarında burada oturmayı hayal etmek bile güzel. Üstelik sebze,meyve açısından da çeşitliliğin artacağı bu dönemde, Muti’nin mutfağından çok enteresan tatlar deneyebileceğinizden eminim. Muti Restaurant Türk ve Osmanlı yemeklerini bu güzel coğrafya içerisinde sunmayı başaran ender yerlerden bir tanesi. İşin ilginç yanı, turist çekmek için menülerini yeni dünya standartlarında değiştiren mekanlara göre çok daha fazla turist çekiyor olması. Batılı insanlara hizmet zor. Çok okuyor,çok biliyor,çok karşılaştırıyor ve çok araştırıyorlar. O sebeple bizim yok olan değerlerimiz hakkında bizden çok bilgiye sahipler. Türk Mutfağını unutan bizlere en güzel cevabı bu turist grupları veriyor.
Menü Türk Mutfağının Sade Bir Özeti
40 kişi kapasiteli iç mekanda dekor sadelikten gelen bir şıklık sunuyor. Gereksiz detaylarla,şatafatla gözü yormuyor. Menülerinde de bu sadelik göze çarpıyor. Çok fazla yemek çeşidi koymak yerine az ama yaratıcı spesiyallere ağırlık verilmiş. Güzel olan şey ise klasik Türk yemeklerine dokusunu bozmayacak küçük dokunuşlar yapmaları. Böylece Türk mutfağının da gerektiğinde nasıl yeni spesiyallere örnek oluşturabileceğine kanıt oluyorlar. Kapadokya’da yaşadığım talihsiz restoran seçimlerinden sonra ambiyans&menü uyumunu yakaladığım bir yer oldu Muti. Bu yaratıcı menüden balkabağı çorbası,kurutulmuş patlıcan dolması,roka salatası,fırında peynirli köz patlıcan,tarhanalı mantı,dana kuyruk ve lavantalı puding’i tercih ettik.
Balkabağı Çorbası Aradığım Yaratcılıkta…
Prag seyahatim sırasında balkabağının birçok yemekte kullanıldığına, bu sebzenin ne güzel kombinasyonlara ortam hazırladığına şahit olup şaşırmıştım. Ülkemizde kabak tatlısı harici kullanımına pek sık rastlamadığımız bu sebzeden yapılan çorbayı Muti Restaurant enfes yapıyor. İçerisinde damla sakızı,nane,maydanoz,limon ve badem sos var. Balkabağından tatlılık ve hafif pütürümsü dokusunu alan çorba, limondan da enfes bir ekşilik ile dengeleniyor. Damla sakızı kabağın şekerini ağzınızda daha çok hissetmenize yarıyor. Sanki bir muhallebi içer gibisiniz. Öte yandan küçük badem taneleri de ara sıra damağınızı yokluyor. Ben bu çorbayı bol enerji veren,lezzetli bir kış çorbası olarak nitelendirdim. Bilindik tariflerin dışındaki malzeme kombinasyonunu da sevdim. Bu kalitede bir çorba içtiğim için memnun oldum. Artık ülkemde de bal kabağından iyi işler çıkaran yerler var.
Bir diğer ara yemeğimiz olan patlıcan dolmalarında beni çok hoşnut eden erik kurusu kullanmışlar. Bu, yemeğe inanılmaz hoş bir mayhoşluk katıyor. Burada patlıcanlar da ince,yumuşak. Son derece başarılı yapılmış bir dolma diyebilirim.
Farkında olmadan birçok patlıcan yemeğini ardı ardına söylediğimizi fark etsek de artık siparişleri vermiş bulunduk. Siz aynı hatayı yapmayın. Buranın diğer sebzelerle de iyi işler çıkardığından eminim. Daha sonra Muhittin Bey bize kendi keşiflerinden biri olan tarhana mantısını ikram ediyor. Normal mantıdan farkı un yerine tarhana kullanılarak hazırlanan hamurdan yapılması. Buna ek olarak da haşlama yerine kızarmış servis edilmesi. Bu hamuru haşlamaya kalktığınızda tarhana kendini bırakıyormuş. Birkaç denemeden sonra kızarmışının tadının harika olduğuna karar veriyorlar. Menüde şimdilik yok ama bence olmalı. Bu yaratıcılık orada da sergilenmeli. Tarhana’dan gelen hafif ekşi tat ile mantı içine doldurulan peynir hoş bir birliktelik oluşturuyor. Kızarmış olmasına rağmen yağı çok çekmemiş. Yumuşak hamurlu lezzetli bir deneyim oldu. Hamur ağzı yormuyor.
Keçi Peyniri ile sunulan roka salatası da benim tüm beklentilerimi karşılıyor. Sadece yeşillik konup gönderilmemiş. Rokalar özenle seçilmiş, yanlarında portakal dilimleri ile sunuluyor. Üstelik keçi peyniri de son derece kaliteli. Hem eşim hem de ben bu salataya bayılıyoruz. Harika bir yaz salatası da olur. Fazla abartılı malzemelerle göz boyanmadan servis edilen dürüst bir salata örneği.
Dana Kuyruğu Başyapıt!
Ana yemek olarak tercih ettiğimiz dana kuyruk yemeği bence restoranın imza yemeklerinden birisi. 9-10 saat arası pişirilen dana kuyruğu daha sonra tiftiklenip servis ediliyor. Özellikle et sevdalısı insanlar bütün halde saatlerce pişirildikten sonra servis edilen ve sadece eski kaşar eklenerek hazırlanan köz patlıcan beğendi ile sunulan bu lezzete bayılacaklar. Ancak uyarmakta fayda var. Bu et bonfile gibi yumuşacık değil. Eğer tercihiniz bonfile,lokum tarzı yumuşak ve zahmetsiz etlerse dana kuyruğu size sert gelebilir. Bu eti, ette yumuşaklık değil ama karakter,lezzet,yağ arayanlara öneriyorum. Her lokmada etin hakkını verdiğini anlayacaksınız. Üstelik ağzı hafifçe yakan (biberden değil kaşardan) beğendi ile yenince gerçekten mest olmamak elde değil. Uzun süre aklımdan çıkacağını sanmıyorum.
Tatlılar,Sohbet ve Şaraplar…
Tüm bu güzel ama ağır yemeklerden sonra tatlı olarak çok kalorili bir şey yemek istemedik. Muhittin Bey’in önerisi ile kendilerinin “Lavantalı Puding” benim ise “Lavantalı yumuşak Panna Cotta” diyebileceğim son derece hafif bir tatlı denedik. Yaz aylarında kendi yetiştirdiği lavantaları tülbentle süte atıp lavanta tadını o şekilde elde ediyorlarmış. Kış ayı olduğu için bize lavanta yağı ile yapılan biraz daha “Doğal olmayan” ürün düştü. Üstünde karadut pekmezi ile servis edildi. Yemeklerden sonra biraz silik kaldı. Bu tatlının kötü olduğu anlamına gelmiyor. Zaten bu basit tatlıyı kendini feda etmesi için seçtik. Tatlı krizini hafifçe geçirtmesi için… Çok hoş, tatlı bir şarapla ya da dömisek bir şarapla iyi uyum sağlayabilecek,temiz,sade…
Bunun yanı sıra Muhittin Bey bize kendi yapımları olan elmalı,cevizli baklavadan ikram etti. Hamurları çıtır, fıstık olması gereken yerde elma ve ceviz var. Bir baklavaya göre çok hafif ve yumuşak.
Şaraplar Hakkında da uzun konuşmalar yaptık. Yine kendi coğrafi bölgelerinde üretilen şarapları destekleyen biri ile karşılaştığım için mutlu oldum. Üstelik bunları çılgın fiyatlara satmıyor çünkü yabancı turistler neye ne kadar vermeleri gerektiğini Türk turistlerden daha iyi biliyorlar. Onları aldtamak değil aksine kazanmak isteyen bir müessese Muti. Ancak rakıyı kadeh alacaksanız yalnızca tek seçenek var. Bu da çeşitlilik anlamında müşteri açısından biraz sıkıntı.
Yolunuz düşerse son zamanlarda yeme&içme sektöründe böyle bilgili ve hoşsohbet bir insana rastlamadığım Muhittin Ülkü ile tanışmanızı tavsiye ederim. Hem Muti Restaurant’ı daha iyi anlarsınız hem de yediğiniz yemeğin arkasındaki birikimi…
Değerlendirme:9/10
Adres: Muti Restaurant by Prokopia Cumhuriyet Meydanı No:26 Ürgüp Kapadokya Türkiye
Tel: +90 384 341 58 08