3 Michelin yıldızlı Regis et Jacques Marcon’a giden virajlı yoldan geçerken, yeşil,kızıl,sarı,kahverengi ağaçların pastoral manzarasını asla unutamayacaksınız. Bu öyle bir ortam ki, şehirde bunalmış bir ruha yarım saatliğine de olsa gerçek cenneti yaşatıyor. Fırsat bulup da arabayı kenara çekebilirseniz, bir derin sessizliğin tam içine dalıyorsunuz. Bu muhteşem yolun sonunda sizi bekleyen köyün ismi Saint-Bonnet-Le-Froid. Burası toplam 228 kişilik bir köy. Her sonbahar, yaklaşık 30.000 kişi bu küçük köyü ziyaret ediyor. Nedeni bölgenin hazinesi olan mantarlar! Bir diğeri de yeşil mercimek.
Bu sene 4-5 Kasım’da yapılacak mantar bayramından önce, yemyeşil kırlara bakan manzarası ile beni büyüleyen Régis et Jacques Marcon’da şefin özel mantar menüsünü tatım. Şef her masayı tek tek ziyaret ediyor ve menüsü hakkında bilgilendirme yapıyor. Şarap menüleri Georges Blanc seviyesinde değil. Biraz daha az çeşide yer verilmiş.
Amuse bouche olarak pancar topu, tartar ve mantar sunuluyor. Hepsi lezzetli. Pancarı özellikle beğendim. Tadım menüsünde her bir tabağın özel mantarlarla buluştuğunu belirtmiştim. Aşağıdaki ise görsel ve lezzet anlamında da büyüleyici bulduğum ilk spesiyal. Dağlardan toplanan çeşitli mantarlar (cèpe, russula,agaricus vb.) fındık, yenilebilir çiçekler ve asiditesi yüksek domateslerle bir arada sunuluyor. Bu tabakta topraksı notların canlandırıcı domatesle buluşması yemeğe hareket katıyor. Fındığın da doku kontrastı yaratması sağlanmış. Sırf bu tabak bile on binlerce kişinin neden bu bölgeye geldiğinin güzel bir kanıtı. Şef Régis Marcon, doğduğu toprakların hazinelerini renkli bir görselle size tattırıyor
Eşimin denediği kaz ciğeri pate de olağanüstü.
Kabak çekirdekleri, bal kabağı ve yuzu sos ile hazırlanan ıstakoz da beğendiğim bir başka tabak. Otlardan bitter notlar da kazanıyor. Bu tabağı deneme şansınız olursa lütfen yemeye başlamadan önce yarım dakika kadar koklasın. Muhteşem bir koku zenginliği var.
3.yemek John Dory,yanında chanterelle mantarlarıyla sunuluyor. Yumurta sarısı ve şeker bazlı bu sosla yemeğe biraz hareket katılmak istenmiş. Yine de balık bizim Boğaz balıklarımız gibi etkileyici değil. Dolayısıyla bir Avrupalıyı bilemem ama bir Türk için tatmin edici bir lezzeti yok.
Tabuleli kaz ciğeri benim menümde (mantar menüsü) olan bir spesiyal. Kaz ciğerinin altında tabule, yanında böğürtlen marmelatı var. Çeşitli mantar çeşitleriyle topraksılık, hatta hafif fındık lezzetleri alıyorsunuz. Bu yemek bir önceki tabağı kusurlarını biraz olsun kapatıyor ve ivmeyi tekrar toparlıyor.
Keklik eti, girolles,chanterelle ve cépe (porcini) mantarlarıyla servis ediliyor. Brüksel lahanası ve yöredeki çeşitli bitkilerle hazırladıkları sos da yemeğe bitter notlar ekliyor. Fındıkla da topraksılık arttırlımış. Hoş bir sonbahar yemeği. Bu mevsimin bütün ürünlerini denge içinde kullanabilmişler.
Tatlılarında da mantar kullanılıyor. İlki elmalı ve cépe mantarlı tart. Diğeri morel mantarlı poşe armut. Armutlu tatlıda ceviz de kullanılmış. Son derece rafine, az şekerle de iyi işler çıkarılabildiğini gösteren nefis bir spesiyal. Elmalı tatlıda mantarın bir tatlıda nasıl sırıtmadığına şahit oluyorsunuz. Yeşil mercimek ile yaptıkları tatlıyı sanırım hayatımda ilk kez yedim ve başka bir yerde de bulabileceğimi sanmıyorum. Çok etkileyiciydi. Ekip tatlılarda kesinlikle sınırları zorluyor. Damağınızı mest ediyor.
Régis et Jacques Marcon restaurant, tek bir ürün ile başlangıçtan tatlıya kadar bir şefin nasıl sihirler yaratabildiğini bana bir kez daha gösteriyor. Kesinlikle iyi bir menü, kesinlikle iyi malzemeler, kesinlikle iyi bir şef!
Engelliler için olanak var.
Değerlendirme: 9/10
Adres: Larsiallas 43290 Saint-Bonnet-le-Froid