Sunumları Bile Sanat Niteliğinde
Notting Hill Julia Roberts ve Hugh Grant’in başrollerini paylaştığı başarılı filmlerden bir tanesi. Aynı zamanda Londra’da o dönemlerde sessiz, sakin çok da önemsenmeyen semtlerden biriymiş. Filmin başarısı semte de yaramış. Birçok ünlü kişi buradan ev almış. Sokaklar baştan aşağı yenilenmiş. Yeni semt Londralı insanlar tarafından zenginlerin mahallesi diye küçümseniyor.
The Ledbury Londra’nın bu en popüler semtlerinden olan Notting Hill’de sessiz, sakin bir mekanda sanatsal güzellikleri olan yemek sunumlarıyla sizi karşılıyor.
İki Yaşlı İngiliz Bayan
Masamın hemen yanı başında öple yemeği için gelmiş iki ingiliz bayan gözüme çarpıyor. Çok şık bir halleri yok ancak yaşları bir hayli ileri olmasına rağmen iki dost gelip bu 2 michelin yıldızlı lokantada öğle yemeği için buluşuyorlar. İnanın bu çok özenilecek bir manzara. Ruhları hala genç olan bu bayanlar buranın enfes yemekleriyle ruhlarına botoks yaptırıyorlar. İki genç kız gibi yemek yiyip kahkahalarla sohbet ediyorlar. Ülkemdeki yaşlı insanları yaş yetmiş iş bitmiş diye yaşarken öldürüyoruz. Halbuki Avrupa’da bunlar en kıymetli yaşlar.
Farklı ve Kişilikli Bir Mutfak
The Ledbury Londra Tadım menümüzde ilk ara sıcağımız Geyik eti ile yapılan içli köfteler. İçli köfte diyorum çünkü bizdeki bulgurla dışı kaplanmış, dışı sert, içi geyik eti kıymasından yapılan bir spesiyal. İçinde ceviz ve maydanoz konmuyor. Bu haliyle içli köfteden daha lezzetli diyemem.
Daha sonra gelen enginarlı ördek ciğeri, ciğerin püre haliyle sunuluyor. Lezzet olağanüstü. Bir diğer spesiyal incecik fırınlanmış patatesin üzerinde getirdikleri dondurulmuş foie gras. İçinde gördüğünüz yeşil rengi veren ise wasabi. Ama merak etmeyin acı değil. Ördek etine yakıştırdım.
Daha sonra earl grey çayının yaz trüfü ile sunulduğu soğan yemeği ise Trüf sosunun başarısı ile yemeğe damga vurdu.
En büyük başarılarından biri ekmek ile birlikte gelen yağlarını normal tere yağından değil de keçi sütünün kaymağından yapmaları. Üzerine de karamelize şeker serperek harika bir lezzet elde ediyorlar. Ancak ekmekleri bu kaymağa eşlik edecek güzellikte değil. Sıcak ama ne yazık ki çok sert. The Ledbury en doğru sebzeleri, en doğru soslarla sunuyor. Bunu öyle güzel sunumlarla yapıyorlar ki yemeden önce dakikalarca masaya bakıp kalabiliyorsunuz.
Ana Yemek ve Tatlılar Son Vuruşu Yapıyor
Ana yemek olarak tattığım kuzu gerdanı sarsıcı! Yumuşacık, yağlı eti sizi hemen hapsine alıyor. Pamuk gibi bu eti Avrupa’da yiyebilmek bana şanslı hissettirdi.Yanında sunulan yoğurt pateler iyiydi ancak turuncu-beyaz havuçlar çok ilgimi çekmedi. Muhteşem etin yanında zayıf bir yan destektiler.
Kestane dondurması yanına konan pişmiş armutlar ile sunulan karamel soslu zencefilli kek hali hazırda arayıp da bulamadığım bütün özellikleri taşıyor. Hafif, az şekerli daha da önemlisi başka yerde yemediğim karakterli bir tatlı çıkarmışlar. Kestane dondurması hafif ama bundan daha çok sonrasında denediğim kerevizli dondurma beni büyülüyor. Londra’nın meşhur müzelerine bu yemeklerin fotoğrafları sanat eseri diye konmalı…
Değerlendirme: 10/10
Telefon:+44 20 7792 9090Adres: 127 Ledbury Rd, Londra W11 2AQ, İngiltere