Londra’nın michelin yıldızlı restoranlarının bir çoğuna gittim. Beni en çok etkileyenlerden birisi Dinner By Heston Blumenthal oldu. Ülke mutfağının derinlerine inen bu şef, çoğumuzun aklındaki “İngiliz mutfağı yoktur!” ön yargısını yıkıyor. Menülerinde yüzyıllar öncesine ait yemekler var. Hepsini tarihlerine kadar araştırıp bulmuşlar.
Restoranın bir Türk olarak beğendiğim yanı ise Türk şaraplarına da yer veriyor olması. Bu durum, Blumenthal gibi bir restoranda olunca gururum daha fazla.
Yemeklerde şefin imza yemeklerini denemeye çalıştım. Salyangozlu dana ilik, safranlı pilav, marullu tavuk, Meat Fruit adındaki mandalina şeklinde gelen tavuk ciğeri patesi, ördek göğüs ve ananaslı Tipsy cake. Safranlı pilavlarında kırmızı şarap da kullanıyorlar. Hafif asidite notları buradan gelmekte. Ki bence safranın topraksı tonları ile harika uyum sağlıyor.
İlikte çıtır sebzeler yumuşak doku ile kontrast yaratıyor. Üstelik ferahlık sağlıyorlar. Salyangozlar Fransa’da yediklerim kadar iyi.
Meat Fruit özel bir spesiyal. Dondurulan tavuk ciğeri, turuncu renkli mandalina jeli ile geliyor. Mandalina görüntüsünü kazanması için önce pateyi büyük bir lolipop olacak şekilde donduruyorlar. Sonra daha yüksek sıcaklıktaki mandalina jeline batırıyorlar. Alttaki donmuş tabaka jeli de hafifçe donduruyor. Sonra ikinci kez yine batırıyorlar. Böylece tıpkı mandalina gibi hafif pütürlü bir kabuk görüntüsü elde ediyorlar. Bu benim hayatımda yediğim en farklı başlangıçlardan birisi. Ciğerin yağlı yapısını, mandalinadan gelen şeker ve yağlı ekmek ile dengeliyorlar.
Uzun zamandır yediğim en iyi tavuk yemeklerinden birini yine burada yedim. İstridye lifleri ve çıtır marul ile sunuluyor. Sous-vide yöntemi ile pişiyor.
Daha önce size yazdığım Tipsy Cake ise başlı başına bir şaheser. Güzel bir ambiyansta, başarılı bir servisle sunulan yemeklerin sonunda şefin bu imza tatlısını yemenizi yemenizi tavsiye ediyorum.
Çengellere asılan Kosta Rika’dan ithal ananaslar saatlerce ısıya maruz kalıyor. Etli kısımlarına derin çizikler atılıyor ve karamel dokunun tüm meyveyi kaplaması sağlanıyor. Dışı sert, içi yumuşacık bir meyve elde ediliyor. Her ısırışınızda suyu ağzınıza doluyor.
Bu meyvenin yanında brendi,vanilya ve sauternes şarabı ile hazırlanan yumuşak bir brioche geliyor. Dinner By Blumenthal’daki yemeklerle ilgili daha sonra konuşacağım çok şey var; Ama bu tatlı için beklemeye gerek yok. Kesinlikle ününü hak ediyor. Tadıyla,dokusuyla,içindeki tatların birbiriyle uyumuyla beni çok etkiledi. Ekip son derece başarılı ve yine harika malzemelerle çok iyi işler çıkarıyorlar.
5 yıldızlı bir otelin içinde oldukları için engelliler için olanaklar da mevcut. Londra gibi pahalı bir şehirde bu yemeklere haddinden fazla para verdiğimi düşünebilirsiniz. Kişi başı 60 pound verdim. Bu rakam Londra standartları için bence fiyat/kalite dengesinde “mükemmel” bir performans demek.
Değerlendirme: 9/10