Bağdat Caddesi’nde iyi yemek yiyebilmek büyük sorun. Anadolu Yakası’nın bu en ünlü caddesinde birçok restoran adından bahsetmemiz gerekirken, ne yazık ki benim önereceğim sayı 3’ü geçmez. Bunlardan birisi uzun zamandır takip ettiğim Brasserie Noir.
Oğuz Kaan Ermeç ve Richard Madzar ikilisinin ortak aşkları yemek. Biri mutfağı, diğeri işletmeyi iyi bilen insanlar. İşte markaları da böyle doğdu. Daha önce birkaç kez Rotisserie Noir’ı denemiş ve çok memnun kalmıştım. Grubun yeni yeri olan Brasserie Noir’da da bu iki adamın başarısına (en azından samimi azimlerine) şahit oldum. Şef Richard Madzar’ın elinden dil (28tl), kokoreç (28 tl), keçi peynirli tart, bonfile (49tl) , kuzu karski (50 tl) gibi spesiyaller denedim. Oğuz Bey’in takdir ettiğim yönü şu: hem kendini eleştirebilen biri, hem de eleştiriye açık biri. Örneğin dil konusunda ikimiz de aynı fikre vardık ve bu fikrimiz “olumsuzdu”. “Bunu her zaman doğru yapamıyoruz acaba menüde olmasa mı?” diyecek kadar da açıksözlü. Türkiye’de restoran sahipleri hemen savunmaya geçerler. O bu konuda rahat.
Buranın kokoreçlerini seviyorum. Dışı kıtır, içi yağlı ve sulu olacak şekilde hazırlıyorlar. Doku olarak bence çok doğru pişiriliyor ama üstüne döktükleri sos benim için gereksiz bir dokunuş. Bir daha gitsem sade isterim size de bunu tavsiye ederim.
Burada mutlaka denenmesi gereken diğer yemekler: 1) tereyağı tadını sevenleriniz varsa mutlaka tart. Ağır değil. Hamur kalınlığı ideal 2) Kuzu karski. Kuzunun sırt bölümünden çıkan yumuşak bir et. Bu eti güzel bir pinot noir ile içmek için nelerimi vermezdim… Ben bu 2 yemek aşığı adamın tarzlarına güveniyorum. Genel olarak da gittiğimde hep memnun ayrılıyorum. Bağdat Caddesi’ndeki ilk tercihlerimden…
Rotisserie Noir’da yoktu ama Brasserie Noir’da Engelliler için olanak var. Bu çok güzel bir değişim. Fiyat/Kalite dengesi “iyi”. Unutmadan yemekten önce sıcak sıcak sundukları ekmeklerini ve tereyağlarını yemeyi pas geçmeyin.
Değerlendirme: 8/10