Four Seasons Bosphorus Oteli’nin restoranlarından biri olan Aqua Restaurant, İstanbul’da keyif alarak gittiğim bir İtalyan Lokantası. Dekorasyon,servis,sunum,lezzet,müşteri karşılama kısacası her özelliği ile Avrupalı örnekleriyle yarışabilecek kapasitede.
İtalyan lokantası denince akla pizza,makarna,ucuz şaraplar geldiği dönemler geride kaldı. Tüm dünyada üst sınıflar İtalyan lokantaları revaçta. Üstelik olması gerektiği gibi pizzayı menülerinde bulundurmuyorlar. Daha rafine yemeklerle müşterilerini ağırlıyorlar. Aqua restaurant da İtalyan yemeği denince akla sadece pizza ve makarna gelmemesi gerektiğinin iyi bir örneği. İtalyan şef Sebastiano Spriveri ve pasta şefi Fransız Ghislain Gaille’ye emanet olan mekanın menüsü kendi içinde tutarlı, sınırları zorlamayan spesiyallerden oluşuyor. Basit gibi görünen ancak kendi içinde sizi etkileyecek birçok yemek var.
Şarküteri ve Peynir Köşesi
Son dönemlerde İstanbul’da gittiğim mekanlarda şarküteri kısımlarının gitgide zenginleştiğini görerek mutlu oluyorum. Özellikle benim gibi şarapseverler için yemek öncesi şaraba eşlik edecek atıştırmalıklar bulmanın zor olduğu şehrimizde Flamingo,Aqua gibi üst sınıf restoranlar envai çeşit peynir ve şarküteri ürünü ile bu açığı kapatıyorlar. Aqua’daki köşe İtalya’dan ithal son derece üstün peynirlerden,ülkemizin en iyi ballarından,kuru yemişlerden hazırlanmış görsel bir şölen. En bilindik peynir olan parmesan bile son derece kaliteli bir tekerden sunuluyor. Elbette İtalyan işi. Yine Aqua’da seviyorsanız domuz ürünlerinin en iyileri sunuluyor. Şarapla soğuk et ürünlerini pek sevmiyorum. Belki bazen kuru et. O kadar. Ancak sizler seviyorsanız mutlaka sizin isteğinizi karşılayacaklardır.
İlgi,Alaka Fevkalade
Buranın gözümde değer kazanmasının bir başka sebebi ise daha girişinden itibaren size yaşattıkları “Değerli Hissetme” duygusu. Rezervasyonum olduğunu belirttiğim Bayandan tutun da servis elemanına kadar herkes isminizi önceden ezberlemiş. Size bu şekilde hitap ediyorlar. Masanız kadar götürüp sandalyenizi bile çekiyorlar. Önceki yıllarda bunlar bizim sadece filmlerde alışık olduğumuz sahnelerken artık ülkemizde de bu kalitede bir servis almak mümkün. Restoran müdürünü bu konuda takdir etmek lazım. İşini iyi bilen bir kadro kurmuş. Üstelik kendisi de masalarla özel ilgileniyor. Şikayetinizi dinliyor. En önemlisi de şikayetinize karşı kendini savunmuyor. Düzeltileceğini belirtiyor. Burası önemli. Dinlemek yetmiyor, müşterinin ateşinin de düşürülmesi gerekiyor. Bu tarz tartışmalar bazen ciddi zıtlaşmalara dönüşebiliyor. Aqua Restaurant müdürü bu anlamda övgüyü hak ediyor.
Küçük Detaylar Büyük Profesyonellik
Bir gün editörlüğünü yaptığım Vedat Milor ile konuşurken bana “Küçük detaylar bazen önemli olur, örneğin bir restoranda iyi bir tuz bile seni etkiler”demişti. O zamanlar ne demek istediğini tam anlayamadım. Kısmet bugüneymiş. Aqua Restaurant tuzları bile çeşit çeşit olan bir lokanta. Fransa’nın meşhur tuzu sel de guérande, İngiliz Maldon,star anise gibi tuz çeşitlerini size sunuyorlar. Bunlar bazı yemeklere ekstra tatlar katan özel tuzlar. Bulunması zor. Bir restoranın düşünüp karşınıza çıkarması da zor bir ihtimal. Yine de yapmışlar. Yalnızlığını gidermek için yanınıza bir de ipad koyuyorlar. İş adamları için iyi bir fırsat. Bu tarz küçük detaylar gerçekten bir yerin profesyonelliği hakkında büyük işaretler verebiliyormuş. Şimdi Vedat Bey’i daha iyi anlıyorum.
İstanbul’da Yediğim En İyi Risotto
Ana yemeklere geçmeden önce masaya oturmanızla birlikte sunulan zeytin yağının ve ekmeklerin keyfini çıkarmanızı öneririm. Özellikle focaccia ekmekleri, bunun yanında tereyağlı ekmekleri çok başarılı. Amuse bouche olarak portakal soslu enginar fondü üstünde sunulan deniz tarakları geldi. Deniz tarağı kalitesi kendini gösterdi. Portakal dokunuşları damakta tazelik,canlılık yaratarak yemeğe sizi hazırlıyor. Damağınızı temizliyor.
Başlangıç olarak ızgara patlıcana sarılı domates ve mozarelladan oluşan bir Parmigiana istiyorum. Parmigiana kızarmış ince patlıcan dilimlerinin peynir ve domates sosuyla fırınlanmasıyla hazırlanan bir Güney İtalya yemeği. Güzeli de çok güzeldir hani. Mozarella sütün tadını güzel yansıtan, hem taze hem de güçlü tada sahip kaliteli bir seçim. Patlıcan konusunda ise biraz kararsızım. Ben kuru buldum. İtalya’da yediklerim bol zeytinyağlı iken burada yediğimin ne dışında ne de içinde yağ yoktu. Ancak kuruydu diye de tadının kötü olduğunu söyleyemiyorum. Sadece o güzelim mozarellaya yazık oldu diyebiliyorum.
Aqua Restaurant aklımda tek bir spesiyali ile kalacak olsa o da mutlaka biberiye ve limon kabuğu eşliğinde marine edilmiş bebek mürekkep balığı ile hazırlanan Carnaroi risotto olacaktır. Bu risotto birkaç özelliği bakımından İstanbul’da yediğim en iyi risotto oldu. Birincisi kıvam başarısı. Ne yazık ki İtalyanların bu çok sevilen yemeğinde kıvam tutturmak tencere başında dakikalarca hafif hafif karıştırma gerektirir. Kolay gibi görünen zor bir yemektir. Az pişirirseniz sulu, biraz sınırı zorlarsanız lapamsı olur. Aqua Restaurant’da öyle bir risotto sunuldu ki İtalyan mutfağını iyi bilenler bile saygı duyardı. Şef iyi iş çıkarmış. İkinci detay ise kişisel bir tercihimle alakalı. Bu yemeğe limon kabuğunu çok yakıştırıyorum. Ülkemizde genelde mantarla ya da deniz mahsulü ile yapılan bu yemek, İtalya’da limon kabuğu da eklenerek tadına daha fresh bir karakter kazandırılıyor. Burada da uygulanan bu yöntemde limonun o güzel tadını alıyorsunuz. Biberiye notları biraz geri planda kalsa da mürekkep balığının varlığını hissediyorsunuz. bir diğer avantaj ise porsiyon. Bu tarz bir lokantanın porsiyonları genelde küçük olur. Aqua’da ise porsiyonlar yeterli. Verdiğiniz paraya fazlasıyla değecek cinsten. Bu da bir eleştirmen olarak beni memnun ediyor. Unutmadan, Aqua’daki parmesan gerçekten özel. Risotto ile de iyi gidiyor. Denemenizi tavsiye ederim.
Sezar Salata Anlamsız Kalmış
Ana yemek olarak ızgara süt danası pirzola sipariş ettim. Yanında sezar salata ve siyah trüfle servis edildi. Kalın etten yapılan ızgara benim favorim. Böylece etin içi kurumuyor. Bütün zengin karakterini veren su içeride hapsoluyor. Süt danası eti daha kararmadığı için lezzet bakımından üstün. Yalnız keserken biraz zorlandım. Bunu da belirttim. Steak bıçakları çok keskin değildi. Dekorasyon amacı ile eski bıçaklar kalkmış. Yerine daha şık ama kesme işlevi zayıf bıçaklar gelmiş. Zaten kalın ve az pişmiş bir eti kör bıçaklarla kesmek gerçekten işkence oldu. Bunu müdüre ilettiğim zaman konuyla ilgilendi. O sebeple üstte belirttiğim takdiri yazmak istedim. Et iyiydi de, yan yemek yani sezar salata kötüydü. Bu tarz bir etin yanında zayıf kaldığını düşünüyorum. O mayonezli sos böyle şık bir etin yanında sırıtıyor,basit kalıyor. Daha zengin bir yan yemek düşünülebilir. Demi-glace (dömiglas) sosun kalitesi iyiydi. Çok fazla tuza boğmadan, olması gerektiği düzeyde bir sos hazırlamışlar. Tereyağ ve biberiye ile birlikte iyi uyum sağladılar.
Panna Cotta ve Karamelli Dondurma
Tatlı olarak sipariş ettiğim panna cotta tatlı armut topları eşliğinde, enfes bir karamelli dondurma ile sunuldu. Karamelli dondurma çocukluğumda yediklerim kadar doğaldı. Mutfağın kendi hazırladığı bir lezzet. Aqua’da hiçbir şey dışarıdan alınmıyor. Şef Ghislain Gaille işinin ustası. Şekeri abartılmamış bir panna cotta hazırlamış. Vanilya ve hindistan cevizi notları birbiri ile dengeli hareket ediyor. Hiçbiri diğerini bastırmıyor. Granolalar da yumuşak tatlıya ara ara sert kontrastlar yaratıyor. Etli ağır bir yemeğin ardından hafif fakat asil bir kapanış yaptırıyor. İyi değil, çok iyi diyebileceğim bir tatlıydı.
Kurumuş patlıcanı ve sezar salatası aksiliğini saymazsam her yemekten fazlasıyla memnun kaldığımı söyleyebileceğim bir mekan Aqua Restaurant. Hoş ortam,hoş servis,hoş lezzetler, hoş sunumlar var. Fiyatlar bu tarz bir restorandan beklendiği gibi yüksek. İçki ile birlikte kişi başı 150-200 TL’yi gözden çıkarmanız lazım. Üstelik bir tadım menüleri de yok. Bu misafirler için bir avantaj. Kendi menünüzü kendi bütçenize göre yapabilirsiniz. Bence İstanbul’da İtalyan yemeği yemek isteyenler için harika bir alternatif.
Değerlendirme: 8.5/10
Adres: Four Seasons Hotel İstanbul Çırağan Cad. No. 28 34349 İstanbul Beşiktaş
Tel. +90 (212) 381 40 00