Gelecekte Çocuklar Manda Yoğurdunu Unutmasın!
Bir antikayı değerli kılan nedir? Ondan bir başkasını asla bulamayacağınızı bilirseniz onun için tüm servetinizi dökebilirsiniz. Muhtemelen iyi bir antik yörede hatta belki de dünyada tek kalmış nadide bir parçadır. Peki geçmişin kaybolan lezzetleri için neden aynı şeyleri hissedemiyoruz? Örneğin manda yoğurdu. Ben genç bir gurmeyim. Çocukluğum manda yoğurdu yiyerek geçti dersem yalancılık yapmış olurum. Ben hazır yoğurtların üretildiği bir dünayada büyüdüm. Manda sütünün, yoğurdunun ve kaymağının tadını ise sonradan keşfettim. Nerede mi tabi ki Avrupa’da! Şimdi bazı insanlar haklı olarak şu soruyu sorabilirler: Neden “tabi ki” diyor ki? Tabi ki diyorum çünkü artık yaşadığım ülkede manda yoğurdu üretici neredeyse yok gibi. İnsanlar manda yoğurdu pahalı diye yanına bile yaklaşmıyor. Yeni nesil sütün tadına alışan nesil manda sütünü ekşi ve açıkçası hayvan kokulu buluyor. İşte tüm bu şartlar altında üretim yok denecek kadar azken Avrupa’da bu ürüne rağbet artıyor. Michelin yıldızlı restaurantlar bile manda kaymağını başlangıçlarında bulunduruyorlar. Eski değerleri yok etmek midir Avrupalılaşmak? Günün birinde manda yoğurdu ile şöyle bol tereyağlı bir pilav yiyemeyecek miyiz? bilemiyorum ancak bugün İstanbul’da hala bu güzel ikiliyi çok lezzetli yapan bir yer var. Uzakta değil Kapalıçarşı’da…
Manda yoğurdu ile Tereyağlı Pilav
Kapalıçarşı’nın Nuruosmaniye kapısı’ndan çıkar çıkmaz sağ tarafta yer alan Çarşıkapı muhallebicisi nostaljik tatlara sahip çıkan ve bunları çok başarılı bir şekilde hazırlayan bir mekan. Özellikle manda yoğurtları beni çok etkiledi. Mis gibi bir kaymağın altında kaşığınızın değmesi ile sulanan buz gibi üstün kalitede bir manda yoğurdu sunuyorlar. Yanında ısmarladığım tavuklu pilav’ın tavukları, tavuğun but ve göğüs bölümünün karışımı ile sunuluyor. Böylece kuru kuru göğüs yemektense, tavuğun kendi yağıyla ıslanmış, yumuşamış bir tavuk eti yiyorsunuz. Yine aynı tavuğun mis gibi, hakiki tavuk suyu da pilavının yapımında kullanılıyor. Pilavı yerken tel tel pirincin tereyağı kokusunu tarif etmek imkansız. Mutluluk da olabilir ismi, aşk da,huzur da… O an sizi en çok mutlu edecek şey ne ise emin olun o güzelim tavuklu pilavı yerken onu hissedeceksiniz. Basit bir yemeğin bile doğru ellerde nasıl bir şahesere dönüşebileceğini göreceksiniz. Lezzet peşinde koşmaya başladığımdan beri bir şeyi çok iyi öğrendim. “Yemek” yapıldığı malzemeler ne olursa olsun doğru ellerde “Hazine” olur. ben de bu restoranda basit bir yemeğin nasıl bir hazineye dönüştüğüne şahit oluyorum.
Tavukgöğsü Sınıfı Geçemedi
Aslında bu benim hatam. 18-19 yaşlarında olduğunu düşündüğüm genç garson beni uyarmıştı. “Abi genelde müşteriler su muhallebisini tercih ediyorlar” dedi. Bense ille de tavukgöğsü olsun diye direttim. Çocuk haklıymış. Böyle muhteşem bir pilavın üstüne bu tavukgöğsünü yakıştıramadım. Kötü elbette ki değil ama deminki pilavla çıtasını yükselten bu mekan tatlısıyla şaşırttı. Kıvamını çok yoğun bulduğum tavuk göğsünün sanırım nişastası çok kaçmıştı. Onun dışında şekeri yerindeydi. Ben çok daha iyilerini yediğim için ne yazık ki bunu beğenemedim. Demek ki garsonun sözünü bazen dinlemekte fayda var.
Mekanın her köşesi pırıl pırıl. Bu da benim değerlendirmelerimde önemli bir kıstastır. İşletmeci Gül Hanım’ın ellerinin değdiği belli oluyor. Aslında işletmecilerin bayan olduğu restoranlardaki hijyen konusu üstüne baştan başa bir yazı yazılabilir. Ne yazık ki biz erkekler temizliği onlar gibi beceremiyoruz. Fiyat kalite dengesi çok iyi olan bu mekana bir Kapalıçarşı turu sonrası uğrayabilirsiniz.
Değerlendirme: 7/10
Adres: Çarşıkapı Nuruosmaniye Caddesi No:3, İstanbul 34840