Georges Blanc Restaurant: Bir Şefin Kasabaya Katkısı
1981 yılından beri 3 Michelin yıldızını korumayı başaran Georges Blanc’ın mutfağı bana biraz New York’taki Jean Georges’u anımsatıyor. En büyük benzerlikleri, soslarda gösterdikleri üstün performanslar. İki büyük şefin de yemeklerinde, en az yemeğin ana öğesi kadar konuşulacak soslar kullanılıyor. Georges Blanc Restaurant’ın bulunduğu köy, şef tarafından bir gastronomi köyüne dönüştürülmüş. Burası aynı zamanda manzaraları ile de insanı mest ediyor. İsterseniz şefe ait Michelin yıldızlı restoranda, isterseniz brasserie konseptinde, isterseniz peynircide,şarapçıda,pastacıda veya şefin şarküterisinde vakit geçiriyorsunuz. İnanılması güç ama Vonnas gibi küçük bir kasabayı gastronomi ile zengin etmişler. Gastronomi turizmini hiçe sayanlar bu küçük kasabayı gezdiklerinde utançlarından yerin dibine girerler. Bir şef, bir kasabayı nasıl kalkındırır? Buna Vonnas iyi bir cevap!
İşte bu başarılı şefin tadım menüsü, benim için 2017’de denediğim rakiplerinden açık ara önde. 3 Michelin yıldızı genelde çok büyük şeflerin erişebildiği bir mertebe. Ben Georges Blanc’ın bunu fazlasıyla hak ettiğine inanıyorum. Menü çeşitli tadım hoşlukları ile başlıyor. Mantar tartarı, balzamikli kaz ciğeri,avokado çorbası bunlardan bir kaçı.
Eşim ile ben 2 farklı menü söyledik. Böylece bu büyük şefin bütün yemeklerini tatma fırsatım oldu. Mascarpone peynirli, mantarlı istiridye Gillardeau’dan. Mantarlar fermente edilmiş böylece asidtesi bir tık yüksek. Üstüne tuzluluk için havyar koymuşlar. Ağız sulandıran deniz tadı yüksek bir başlangıç yemeği. Diğer menüdeki Limon soslu, pancarlı kerevitte gerçekten unutulması zor bir limon sos kullanılmış. Kerevit’in kendi suyuyla lezzeti arttırılmış. Güçlü ama dengesiz değil. Kerevit’in etini doğru dokuda sunuyorlar. Pancarla toprak notları da katılmış. Ballı bir beze ile de çok az bir tatlılık katılmış. Ben yine de bu yemeği özetlersem “sos,sos,sos” derim!
Kuzukulağı& cedrat limon mousse ile sunulan kurbağa bacakları Türkiye’den gidiyor. Yemekte bal kabağı ve fesleğen de kullanılmış. Burada da yemekle sosun uyumu iyi. Daha çok bitkisel tonlar üstünde durulmuş.
Şef Georges Blanc’ın, yanında çalışan Hintli şef yardımcısını onurlandırdığı bir yemeği var. Bu yemeğin hikayesini, restoranın maitre d’hotel’i yani baş garsonu olan Samuel anlattı. Samuel Pakistanlı ve zamanında Türkiye’de bulunmuş. Çok güzel Türkçe konuşuyor. Onun misafirperverliği de bizim için çok hoş bir sürpriz oldu. Hintli şefin adı Satish. Geroges Blanc ondan öğrendiği çeşitli baharatlarla bir yemek hazırlamış. Satish yengeç spesiyali. Bu yemekte deniz&toprak birlikteliğini fazlasıyla yakalıyorsunuz. Enginar,mantar gibi lezzetler yengeçle buluşuyor. Bu sırada şef masamıza gelip bizle de tanışıyor. Bizlere mutfağını, kendisini biraz tanıtıyor. Burnundan kıl aldırmayan yeni nesil şeflere bir ders veriyor.
Sarımsaklı balık sosuyla hazırladığı muhteşem barbunda yine sos aklımı başımdan alıyor. En son soslara bu kadar hayran olduğum yer Jean Georges’du. Bu restoranda da orayı anıyorum. Safranlı sosta tatlı&acı zıtlıklar var. Yanlarında kereviz ile süslenmiş.
Tüm bunların üstüne gelen 2 ana yemeğin 2’si de unutulmaz. İlki, kök sebzeler ve siyah sarımsakla dolu ravioli yanında gelen Jura şarap soslu ıstakoz. Spaghetti içi deniz mahsulleri ile dolu (ıstakoz parçaları). Siyah olanlar ise mürekkep balığının mürekkebiyle renklendirilmiş. Son derece rafine bir tabak. Istakoz kalitesi harikulade!
Bundan sonra denediğim uykuluk soğan sosu,patates sufle ve kerevit parçalarıyla geldi. Uykuluk son derece nefis, kremsi dokusunu kaybetmemiş. Soğan sos yine yemeğe etki ediyor. Kötü bir yemek olmamakla beraber diğerleri yanında çok akılda kalıcı değil.
Asıl unutulmaz yemek ise AOP işaretli Bresse tavuğu. Bu tavuğun üstüne, kaz ciğeri, şampanya ve taze kremadan hazırladığı asiditesi yüksek bir sos döküyor. Yanında patates suflesi ve şefin annesinin ona tarifini miras bıraktığı küçük krepler var (bu krepler için bir Fransız cumhurbaşkanı Paris’ten Vonnas’a 400 km yol gelirmiş). Pek tavuk sevmeyen biri olarak bu yemeği bayıla bayıla yedim. Hatta sosunu da kaşıkla iyice sıyırdım. Benim buraya yeniden gelme sebeplerimin başında işte bu tavuk olacak.
Ananaslı ve çikolatalı tatlılarının ikisi de son derece rafine. Tercihim tatlıda çok fazla çikolata tercih etmediğim için ananastan yana olacak. Benim için damaktaki canlandırıcılığı ile çikolatalı yoğun lezzetten bir adım daha önde.
Tüm bu klasik yemeklere başarılı bir servis eşlik ediyor. Şarap menüleri zengin. Yalnızca üreticiler anlamında değil, rekolteler anlamında da zengin. Yıllanmış şarapları bulma şansınız yüksek. Bu güzel yemeklere eşlik edecek düzgün şarapları da sizin için eşleştirmişler.
Kendimi yemek yerken bu kadar iyi hissettiğim bir menüyle uzun zamandır karşılaşmamıştım. Tekrar gitmek için sabırsızlanıyorum.
Engelliler için olanak var.
Değerlendirme: 10/10
Adres: Place du Marché, 01540 Vonnas, Fransa