7 masalık küçücük bir restoran. Japon şef tezgahının arkasında tabakları tek tek süslüyor, yemekleri pişiriyor, kirlileri yıkayıp yerine kaldırıyor, yeni siparişleri kontrol edip malzemeleri hazırlıyor. Akihiro Horikoshi, Paris’in 3 Michelin yıldızlı, efsanevi restoranı L’Ambroisie’nin eski deniz mahsulleri şefi. Bu şatafatlı dünyayı bırakarak kendine ait olan bu küçücük yeri açmış. Yanında bir hanımla 2 kişi tüm gece boyunca 14 kişiyi ağırlıyor. Onun elinden yiyeceğiniz deniz mahsulleri tariflerinde gözünüze ilk çarpan şey sadelik olacak; Ancak eminim sizler de bu sadeliği tembelliğe bağlamayacaksınız. Aksine tüm bu sade lezzetler, mükemmeliyetçi ama mütevazı bir adamın yeteneğini açığa çıkaran tatlar.
Tadım menüsü 75 euro. Paris’te böyle bir restoran için bu harika bir fiyat! Amuse bouche olarak nefis bir kırmızı biber mousse ve domates sosunun ardından, şefin ilk yemeği Istakozlu ve sebzeli makarna. Ekşi&tatlı&acı lezzetlerin bir arada kullanıldığı takdir edilesi bir spesiyal. Bretagne ıstakozu bu adamın elinde sanki yeniden hayat buluyor.
Bir sonraki yemek marul&zeytinyağı-sirke emülsiyonu ile gelen morina balığı. Sosu hafif ama bir o kadar lezzetli. Biberle acılaştırılmış. Kalkan balığı mantar ve soğanla geliyor. Kara&Deniz kombinasyonu, Japon şefin en kaliteli malzemeyi kullanma takıntısını sizlere iyi yansıtıyor.
Şef Akihiro, sade sosların ve malzemeye saygının canlı bir sembolü. Yemek sonunda çok hafif bir tatlı olan Dacquoise (badem katmanlarının arasında krema) geliyor. İçindeki kremada gerçek vanilya parçacıkları var. İncirle ve frambuazla desteklenmiş… Şarap menüleri basit ama yeterli, o da sadelikten nasibini almış. Engelliler için olanak yok.
Burada yemek yerken şefi de sürekli izleyin. Ona saygı duymamak imkansız!
Şef Akihiro, Uzak Doğululara özgü misafirperverliğini gösteriyor ve sizi kapıya kadar uğurluyor. Vedat Milor sayesinde keşfettiğim bu mekan için kendisine teşekkür ederim.
Değerlendirme: 8.5/10