Amsterdam kanallarını seyrederken aynı zamanda zihninizden uzun zaman silemeyeceğiniz bir restoranda yemek deneyimi yaşadığınız zaman bu hayattan zevk almak için aslında çok fazla nedeniniz olduğunu anlıyorsunuz. 2 Michelin yıldızı ile onurlandırılmış Samhoud Places restaurant Amsterdam’da unutulmaz bir yemek sanatından bahsetmek mümkün. Baş şef Moshik Roth ve ekibinin bu restoranda yarattığı ambiyans Samhoud Places isminin aklınızdan uzun yıllar çıkmamasını sağlayacak.
Hollanda mutfağı Avrupa’daki birçok ülkenin aksine kendi ismini duyuramamış, soğuk Avrupa ülkelerinin şansızlığı olarak yağ,hamur,patates gibi malzemelerin içine sıkışmış bir mutfak. Tabi ki onların da bu malzemeler dışında yaptıkları yemekler var ama istisnalar kaideyi bozmaz, genelde halk bu malzemelerle yemek pişiriyor. Yalnız Hollanda gastronomi konusunda kendini geliştirmeyi başarmış bir ülke. Dünya mutfaklarına ait tarifleri kendilerine göre öyle güzel yorumluyorlar ki birçok Avrupa ülkesinden daha başarılı restoranlar topluluğu burada. Bunu Michelin yıldızlı restoran sayılarından da görebilirsiniz. Samhoud Places Restaurant da bu michelin yıldızlı restoranlardan biri. Harika bir kanal manzarasına karşı dekore edilmiş, açık mutfaklı bir lezzet mabedi.
Amuse Bouche Bile İddialı
Samhoud Places öğle menüsü için 2 deniz mahsülü ara sıcak, ana yemek için bir av eti yemeği ve son olarak da tatlı sunuyor. Ara sıcaklar, salyangoz ve kalkan balığı iken, ana yemek geyik eti. Tatlı olarak ise narenciye ürünleri salatası var.
Amuse bouche olarak bademli milföy hamuru içerisinde limon kabuğu,hindistan cevizi ve yengeç etinden oluşan bir mini kanepe sunuyorlar. Yengeç eti ile lime gerçekten çok yakışıyor. Üstelik karides cipsi yerine bana daha yaratıcı ve hoş gelen bademli milföy hamuru, deniz mahsulünün bademle nasıl iyi işler çıkardığını göstermesi açısından güzel bir deneyim. Yanında lime ile desteklenen yosun tozlu karides bonbon ceviche ikinci amuse bouche olarak geliyor. Karidese hafif tatlı,zarif dokunuşlar katan bu bonbon cevicheyi ısırdığınızda ağzınıza şeker akıyor. Daha sonra kaz ciğerli ekler ve çikolata sunuluyor. Ekler hamuru enfes! en iyi pastanelerde bu yumuşaklığı ve tazeliği bulmak zor. Son olarak da sizi yemeğe hazırlamak açısından damağınızı temizleyen bir küçük kokteyl ile amuse bouche merasimini noktalıyorlar. Poire Williams denen Williams armudundan yapılma Fransızların eau de vie (Hayat Suyu) dedikleri bir aperatif bu. Üstünde Hanımeligillerden Mürver bitkisinin küçük parçaları var. İnsanın değil damağını, rahatsız eden düşüncelerini de temizliyor. Size mutlu olmak için sebep sunuyor!
İthal Salyangozlar İş Görüyor
İlk soğuk başlangıç olan salyangozlar ithal edilmiş. Ülkesini öğrenemedim ama kalitesinden Fransız olabileceklerini düşünüyorum. İki farklı parçadan oluşan bu yemekte sol tarafta deniz kestanesi yatağında kumkuat ve mandalinalı patelerin eşlik ettiği turp sağ tarafta ise yine deniz kestanesi yatağında salyangozlar var. Hayatımda ilk defa ismini duyduğum Angostura likörü ile hazırlanmış pate bitkisel tonlar ihva eden bir tat. Servis elemanı bana Avrupa’da birçok kokteylin içinde bulunduğunu söylüyor. Çok hoşuma gittiğini söyleyemem. Ancak salyangozların kalitesi şapka çıkartır. Çok iyi ayıklanmış,temizlenmişler. Lezzetleri de son derece üstün. Tabağı ekşi olan sol taraftan tuzlu olan sağ taraf doğru yemek tavsiye ediliyor. Kumkuat meyvesi artık bütün mutfaklarda yerini almış. Mayhoş tadı ile özellikle balık ağırlıklı menülere bir asidite sağlasın diye tercih ediliyor. Bu güzel meyve ülkemizde de yetişmeye başlamış. Bazı butik üreticiler bunu üretiyor. Ben de damak tadını takdir ettiğim Onur Daylan dostumun evinde bunu ilk kez tatmıştım. Umarım ülkemiz şefleri de bize yabancı olan bu tadı öğretmek adına yemeklerinde sunmayı başarırlar. Yosunlu bezeleri benim çok hoşuma gitmedi. Salyangozun tadını onunla kesmeyi tercih etmedim.
Tanaisie Sirkesi İle Sunulan Kalkan: Bitmesin bu rüya!
Bazen insanın gördüğü rüyalar öyle hoşuna gider ki uyandığında bir daha uyumak ister. İkinci ara sıcağım olan kalkan balığımı yerken Samhoud Places restoranda ben de aynı duyguları yaşadım. Tanaisie Avrupa’da bulunan bir tür yoğun kokulu bitki. İthal kalkanlarının üstüne bu bitkinin aroması ile zenginleştirilmiş bir tür açık renk sirke döküyorlar. Bu asidite kalkanın üstüne konulan yer fıstığının da tadını bastırarak damağı canlı,tazeleyici bir tada kavuşturuyor. Aynı zamanda fındık yağı ile desteklenen balıkta hem denizin hem de toprağın bize sunduklarının bir dansı söz konusu. Adeta yaradılışın güzelliğini gözler önüne seriyor. Her yaratılanın,diğer yaratılanla ne güzel bir ahenk yakaladığını anlatıyor. Sea-bucktohrn dedikleri Yalancı iğde bitkisi ve hardal ile yapılmış pürelerini sevdim. Yalancı iğde aynı zamanda jöle ve şarap yapımında da kullanılıyormuş. Balığın lezzetine lezzet kattı. Bu rüya hiç bitmesin isterdim ama damağıma söz dinletemedim!
Ayvalı Geyik Eti Michelin’i Yansıtıyor
Son yemeğim bir av eti olan geyik eti. Kırmızı Frenk üzümü,kakule yağı,ayva püresi,kakao ve tamarillo denen küçük domatesler ile hazırlanmış. Ayva püresnin içine tarçon koymuşlar ama şeker yok. Geyik etini, hayvanın kendi yağıyla hazırladıkları ve içinde kakao,kakule bulunan kahverengi tertemiz bir sos. Geyik etinin bu denli yumuşağını ilk defa yedim. Adeta ağızda akıp gidiyor. Hayvanın yağı sosa öyle bir özellik kazandırmış ki, sanki o sos etin bir parçası gibi geliyor insana. Bu et restoranın kazandığı 2 yıldızı da sonuna kadar hak ettiğinin göstergesi oluyor bana.
Güvercin etlerini de yeme şansı buldum. En az Fransa’daki örnekleri kadar beğendim. Yumuşacık, pişmiş. Yanındaki sebze hafif ekşi tadıyla çok güzel eşlik ediyor. Üstelik sunumlar da son derece profesyonelce tasarlanmış. İnsanın gönlünü açıyorlar.
Ağır Yemekler Asitle Son Bulsun!
Tüm bu balık,deniz mahsulü ve kırmızı av eti midemizi yeterince yorduğu için tatlı olarak hafif, damağı temizleyecek bir şey tercih ettik. Sunulan tatlı bir tatlıdan ziyade bir narenciye salatası diyebileceğim, portakal kabuğu,greyfurt,mandalina,kumkuat kabuğundan oluşan, portakallı likör ile hazırlanmış yoğurt içinde sunulan bir asit bombasıydı.
Samhoud Places yemekten gerçekten çok keyif aldığım yerlerin başında geliyor. Benim yediğim menü kişi başı 129 euroydu. Buna içkiler dahil değil. Sıradan bir yemek için tabi ki fazla ama 2 Michelin yıldızlı bir restoranın menüsü için çok demek haksızlık olur. Aynı standartlardaki birçok restoran üç aşağı beş yukarı aynı fiyat yazıyor. Giderken bunu da dikkate alın. Gastronomi açısından paranızın karşılığını alacağınızı düşünüyorum.
Değerlendirme: 9/10
Adres: Oosterdokskade 5, 1011 AD Amsterdam, Hollanda